Küreselleşen dünyamızda değişim ve gelişim hızı her geçen gün artmaktadır. Bu değişime ayak uyduramayan şirketlerin varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Değişim, planlı veya plansız bir biçimde herhangi bir sistemin, bir süreç veya ortamın belli bir durumdan başka bir duruma dönüşmesidir. Değişim, yüzyılımızın en büyük özelliği olup her an gözlediğimiz, izlediğimiz ve yaşadığımız önüne geçilemez bir olgudur. Çağdaş bireysel, toplumsal ve kurumsal yaşamda başarı, değişime bağlıdır. Değişen aynı zamanda gelişir ve başarılı olur. Değişmeyen ise başarısız olur. Nitekim kurumda hiçbir değişiklik yapmayan lider, hiç gelişmeyen ve başarı elde edemeyen, yerinde sayan statükocu kişidir. Bu yüzden bir lider, içinde bulunduğu toplum, kurum ya da örgütte değişim yapabildiği ölçüde başarılıdır. Değişimin temelinde insan vardır ve değişim önce liderin kendisinde başlamalıdır. Bir organizasyonda değişimi başlatabilmek için bir değişim liderine ihtiyaç vardır. Değişim liderliği, öngörülen yönetimsel bir tasarımı tanımlamak, buna ilişkin organizasyonel değişim ihtiyaçlarını belirlemek, uygulamaları ve sorumlulukları ortaya koymak bir anlamda statükoyu değiştirmeye girişmektir. Ancak, “insanın giydiği mevcut ayakkabıları, her zaman daha rahattır.” Değişim kolay bir süreç değildir. Her zaman için bir tepkiye, hoşnutsuzluğa hatta bir dirence neden olur. İşte bu nedenle değişim yönetimi, değişimden daha fazla önem kazanmaktadır ve değişim liderinin özellikleri de bu noktada ortaya çıkmaktadır