Elinizdeki bu kitap, yeni bir dönemi işaret ettiği varsayılan bir kavramı anlamlandırma çabası olarak ortaya çıktı. “Metaverse” kelime itibariyle oldukça yakın bir geçmişten sıklıkla karşımıza çıkmaya başlasa da kelimenin ifade ettiği anlam dünyasına aşinalığımız biraz daha eskilere gidiyor. Esas olarak bugün bazı otoriterler tarafından yeni medya, bazılarıncaysa sosyal medya olarak isimlendirilen ve temel mantığını etkileşimli medyanın teşkil ettiği bu yeni dünya, kendi sosyolojisini de beraberinde getirdi. Medya alanında son yıllarda ciddi değişimler ve dönüşümler yaşanmaktadır. Metaverse ile tanışmamız ve hayatımıza girmesinin en önemli dönüm noktası, 2021 yılının sonunda Facebook yöneticisinin yaptığı sunumun olduğu söylenebilir. Öyle ki Mark Zuckerberg’in bu kelimeyi şirketlerinin çatı ismi olarak belirlediği tarihten itibaren Metaverse’ün geleceğin teknolojisi ve hatta geleceğin dünyası olacağına dair tartışmalar bir anda başlamış oldu. Ne var ki kelimenin karşılık geldiği kavramın ne olduğuna ilişkin muğlaklık halen bir sis örtüsü gibi tartışmanın üzerine çökmüş durumdadır. Hegel’in “Minerva’nın baykuşu alacakaranlıkta uçar” sözü bu noktada anlam kazanıyor. Teknoloji, düşünceye fırsat vermeksizin hükmünü sürer ve hayatı ortaya çıkarır. Yapılar, kurumlar, zihinler ve insan tipolojileri buna göre şekillenir. Düşünce, bütün bu yaşananlar üzerine faaliyet göstermeye başlar. Bilgeliğin sembolü olan Minerva’nın baykuşu bu yüzden, her şey geçtikten ve teknoloji hükmünü sürdükten sonra ortaya çıkar. Bu çalışma Metaverse’ün ne olduğunu anlama yolunda biraz erken uçurulmaya çalışılmış bir baykuştur. Metaverse üzerine bir kitap yazma fikri oluştuğunda oldukça farklı alan ve üniversitelerden Akademisyenlerin meseleye bu denli ilgi göstereceğini beklememiştik. Kitap çağrısı süresince Türkiye’nin yedi bölgesinde yer alan muhtelif üniversitelerden 49 yazar toplamda 44 özet daha sonrasında ise 35 tam metin gönderdi. Uzun ve zahmetli editoryal süreçler sonucunda iki ciltlik bu kitaba 23 farklı üniversitede çalışan Akademisyen ve iki farklı kamu kurumunda çalışan araştırmacıya ait tam metinler nihai olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle toplamda yirmi sekiz metnin kabul edildiği bu çalışmanın iki cilt olarak basılmasının daha uygun olacağı kanaati hâsıl oldu. On beş metnin yer aldığı birinci cilt, mevcut Metaverse platformlarının durumuna ilişkin bir metinle başlıyor. Metaverse’yi sosyolojik bir tahlille ele alan çalışmayı neuralink, nöroteknolojiler ve algoritmik yönetim ile dijital okur yazarlıkla ilgili iki adet çalışma takip ediyor. Biri ruh sağlığına olan olası etkiler; diğeri ise duygusal ve ikili ilişkiler olmak üzere Metaverse ve psikoloji ilişkisine dair iki metinden hemen sonra meselenin sanat boyutuyla olan durumu tartışılmıştır. Katılım temelli sanat, sinema ve gerçeklik çerçevesinde yürütülen Metaverse ve sanat tartışmasını içeren metinlerden sonra gazeteciliğin Metaverse ile olan sürükleyici dönüşümü, teknoloji ve modanın Metaverse’de yansımalarını ele alan üç metin geliyor. Metaverse ve etik sorunlar, Metaverse ve güvenlik ve Metaverse’ün hukuki boyutlarının yer aldığı son metinler ile ilk cilt “Kavramsal Tartışmalar, Sosyoloji, Psikoloji, Sanat ve Etik” alt başlığıyla tamamlanmış oluyor. Çalışmanın ikinci cildi ise “Reklam, Pazarlama, Marka ve İşletme Yönetimi” alt başlığıyla toplam on üç metinden meydana geliyor. İlk iki metin doğrudan Metaverse ve reklam ilişkisinin ele alındığı metinler iken sonraki iki çalışma, reklamın yanı sıra pazarlama, dijital pazarlama ve marka iletişimini de ele alıyor. Metaverse evrenindeki etkileyicilerin (influencer) incelendiği çalışmayı, işletme yönetimi ile örgüt kültürünün Metaverse ile ilişkisini değerlendiren iki çalışma takip ediyor. Metaverse’ün ekonomi boyutuna değinen iki çalışmadan biri merkeziyetsiz finans kavramı etrafında inceleme yaparken diğeriyse kripto paraların rolünü değerlendiriyor. Metaverse ve sağlık iletişimi, sosyal medya kullanıcılarının Metaverse’ü konumlandırma biçimleri, dijital oyunlar ve dijital kimlik konularını ele alan üç metinden sonra en son olarak Metaverse ile birlikte gelecekteki olası meslekleri inceleyen bir çalışmayla ikinci cilt nihayete eriyor. Metaverse bugün için geleceğin teknolojisi olarak görülse de meselenin fazla abartıldığını düşünenler de yok değil. Bazıları Metaverse’ü merkeziyetsizliği ve şeffaflığı pekiştirip bugünkü siyasal kavramları değiştirecek hatta devlet kavramını törpüleyecek yeni bir dünya düzeni olarak görmektedir. Bazıları ise bugün bir pazarlama taktiği hatta daha özgür olacağımız algısını oluşturacak bir illüzyon olarak bunu düşünmektedir. Öyle veya böyle kavram, akademinin kucağına bir tartışma nesnesi olarak düşmüş durumda. Elinizdeki bu çalışmaya akademinin gösterdiği ilgi de bunun bir kanıtı niteliğindedir. Eksiklikleri ve kusurlarıyla bu çalışma, Türkiye’de Metaverse hakkında iletişim disiplini ve bu disiplinle ilgili alanları da içerisinde barındıran ilk editoryal kitap çalışmasıdır. Başta akademik tartışmalar olmak üzere iletişim sektörüne ve Metaverse konusuna ilgilenen okuyuculara bir parça katkı sunması ve yol gösterici olması temennisiyle çalışmaya katkı sağlayan herkese teşekkürlerimizi sunarız.