Tarihin önemli tanıklarından biridir fotoğraf. Bilgidir, belgedir, gerçektir. Anı yarına taşıyan, aktaran bazen de aşağılanarak “bir kâğıt parçası” diye ta- nımlanan anıtlardır fotoğraflar. Fotoğrafın tarihe tanıklığı yaklaşık 150 yıllık bir serüvendir. Bu yüz elli yıllık zaman diliminde, bazen özlemlerin, bazen aşkın saklandığı birer kâğıttılar. Bazen şantajın, tehdidin adı; gözün gördüğü, bellek- te sakladığı bir görüntünün, gizliliğin, karanlığın belgesi; istihbarat örgütlerinin, önemli izleme araçlarından biri oldu fotoğraf. Bazen de azılı kanlı bir kiralık katilin, kurbanını tanımasına yardımcı oldu. Hiçbir şey, ama hiçbir şey fotoğrafın masumiyetini bozamadı. Çatlak ve yarıklarla dolu köylü Mehmet Efendi’nin eli, sürülmüş tarlanın izleri gibi yansıdı kâğıt parçasının üzerine. Oğlunu şehit vermiş annenin gözyaşlarının acısını gazete sayfalarına taşıdı fotoğraf. Sadece ve sadece bir elçiydi. Görevini eksiksiz yerine getiriyordu. Kötülüğün aracı ya da acının belgeseli olması, fotoğrafın seçimi değildi. Elli bin seyircinin Kore’de (2002 Dünya Kupası) izlediği maçlarda gol atmak üzere olan futbolcunun gözlerine yansıyan flaşların da bir kabahati yoktu. Sorgulanmadan bu görev kendisine veril- mişti. Bazen dünya güzelliklerini, bazen de dünya çirkinliklerini yansıttı fotoğraf. Girdiği her yargı süreci, ya takipsizlik ya da beraat diyecekti. Onu muhbir ya da çirkin bir şantajın malzemesi yapan, insanoğlunun kâğıda aktardıklarıydı; ışığın, karanlıktan süzülerek filmin üzerine nakşettiği görüntüler değil. Sayfanın üzerine başlığın, manşetin, spotun kaç puntoyla yansıyacağı bir görsel tasarımdır. Sayfa- nın içerisinde yer alacak haberlerin seçimi, dağılımı bir editoryal işlemdir. Hangi haberin manşete taşınacağı, hangisinin görsel malzemeyle destekleneceği, yazılı basında “yazı işleri”nin yaşadığı günlük heyecanın akşam gazete döndüğünde pusuya yatan kâbusudur. Gün bitiminde ya da hafta, ay bitiminde biten kâbus, gösterisini bir sonraki zamana kadar gizler. Bu heyecanın önemli bir parçası da hiç kuşkusuz görsel destektir. Teknolojik gelişim, görsel sunum açısından çok önemli olanaklar yaratmıştır. Cağaloğlu’nun nostaljik havasında kurşun kokan gazete matbaaları yerini sadece bir düğmeye dokunarak bobinlerin dönmesini sağlayan bir sisteme bırakmıştır. İnsanoğlu, kısa zaman dilimine daha çok şeyi sığdırma başarısını göster- miştir. İletişim teknolojilerinde, bu durum, çok daha yüksek düzeyde kendini göstermektedir. Teknoloji ne denli gelişirse gelişsin yapılan işe insan beyninin, duygusunun yansıması, yaratılan ürünün kimliğini, kişiliğini biçimlendirmekte- dir. Mekanik ya da elektronik bir işlemin basit bir sıralaması değildir sunulan ürün. Bir fikir ürünü, bir beyin yansımasıdır fotoğraf. Taşıdığı sanatsal değer, habercilikte ayrı bir tartışma konusudur. Ancak deklanşöre basılan an ve görüntü- lenen saniye, salise... Bir fikri üretimin karşılığıdır. Dolayısıyla fotoğraf öncelikle bu boyutuyla ele alınmalı ve değerlendirilmelidir. Ne haberdir, ne haber değildir tartışması, fotoğraf için de geçerlidir. Yazılı basın ürünü olarak fotoğraf da, haber- le birlikte değerlendirilmesi ve düşünülmesi gereken bir ögedir. Haberin kokusunu almak bir gazeteci için neyse, fotoğrafın kokusu da odur. Art arda çekilmiş, sayı- sızca makaralarla arılatılmaya çalışılan öyküde habercilik duyarlılığı, anlayışı, felsefesi yoksa gerçekleştirilen eylem başka boyutuyla sorgulanmalıdır. Bir anla anlatılan öyküdür fotoğraf. Öykünün haber değerinin tanımlanması, haber ölçüt- lerinin fotoğrafla bütünleşmesiyle olasıdır. Elinizdeki bu çalışma, bu duyarlılıkla hazırlanmıştır. Tarihsel gelişimi içerisinde fotoğraf ve basın fotoğrafçılığının öy- küsü aktarılmaya çalışılmış ve basında fotoğrafın kullanım biçimleri, uygulama- ları üzerinde durulmuştur. Türk basınında fotoğrafın değerlendirmesini sorgula- yan araştırma, bulgularıyla Türk basınında fotoğrafın konumunun tanımlanmasına yardımcı olacak niteliktedir. Fotoğrafçılık türlerine de yer verilen çalışmada, ayrıca basın fotoğrafçılığı açısından Türkiye’de lisans ve önlisans düzeyinde gazetecilik öğretimine değinilmiş ve yaşanılan sorunlar yorumlanmıştır. “Basında fotoğrafçılık” ikinci baskısı için içerik ve kapsamıyla titizlikle gözden geçirilmiş ve eklenenlerle daha kapsamlı bir boyuta taşınmıştır. “Basında fotoğrafçılık” genişletilmiş baskısıyla gerek iletişim öğrencilerine, gerek bu alanda çalışan ve konuya ilgi duyan herkese daha yararlı olacağı inancıyla düzenlenmiştir. Bu çalışmanın oluşum süre- cinin tüm aşamalarında birlikte çalıştığımız değerli öğrencim Doç. Dr. Abdulkadir Atik başta olmak üzere, katkılarını esirgemeyen İstanbul Üniversitesi İletişim Fa- kültesi öğretim üyelerine sonsuz teşekkürler.