G irişimciliğin ekonomik kaynaklar açısından olan değeri kadar o ülkenin insan kaynaklarının daha etkin bir şekilde kullanılmasına yönelik üretim odaklı değerinden ve örgütsel sermayeye dönüştürülmesinden de söz etmek gerekir (Abeysekera, 2001). Yenilik ve gelişme odaklı bakış açısıyla yönlendirilen insan kaynaklarının bireysel faydasının (Steward, 1997) yanı sıra toplumun eğitim ve kültür seviyesi üzerindeki etkisinin büyük olduğu söylenebilir. Gratton ve Ghoshal’a (2003) göre, girişimciliğin temel niteliklerinden biri olan yenilikçiliği gerçekleştirebilmek için sosyal ilişkiler, yaratıcılık ve entelektüel altyapı arasında bağlantı kurularak fırsatların yakalanması gerekmektedir. Ancak bu kişisel niteliklerin, tutumların, yeteneklerin ve elde edilen bilginin kişisel bakış açısıyla birleşmesi önemlidir. Çünkü birey; olayların önemli, önemsiz, doğru ve yanlış ayırımlarını bu bakış açsının kontrolüyle gerçekleştirebilir. Bu noktada önemli olan, bilginin olduğu gibi kopyalanması yerine, kişisel değerlendirmelerle işlenerek anlam kazandığı gerçeğidir (Brunsson, 1985’den akt., Johannisson, 1991). Bu kişisel değerlendirmelerin yapı taşı da bireyin sahip olduğu kontrol odağıdır. Buradan hareketle girişimciliğin gerçekleşmesi için bir fırsatın keşfedilmesi, kullanılması (Kirzner, 1997) ve bu doğrultuda yapılacak tüm eylemlerin kontrol süzgecinden geçirilerek değerlendirilmesi gerektiği söylenebilir. Bu noktada bireyleri çeşitli şekillerde girişimciliğe iten kaynaklar olduğu gibi negatif yönde etkileyen, çeşitli baskılar yaşamalarına sebep olan faktörlerin olduğu da unutulmamalıdır (Malarski ve Czajkowska, 2015). Yoğun iş temposu sebebiyle stresi yoğun bir şekilde hisseden bir girişimcinin iş 1 Girişimciliği Anlamak-Keşfet Planla Harekete Geç ve iş dışı yükümlülüklerini dengelemesi zaman zaman zor olabilmektedir. Kişinin bu şekilde girişimcilik ile ilgili faaliyetlerde bulunmaları olumsuz etkilenebilir ya da özel hayatındaki yükümlülüklere yeteri kadar zaman ayrılamadığı durumlarda iş yaşam dengesini kurma noktasında sorunlar yaşanabilir (Forson, 2013’den akt. Adisa, vd., 2019). Literatüre bakıldığında girişimci olan ve girişimci olmayan kişilerin bu tür durumlarda verdiği tepkiler farklılık göstermektedir. Bu farklılıkların nedeninin bir kısmı psikolojik, bir kısmı çevresel kaynaklı olabilmektedir (Levander ve Raccuia, 2001). Çalışma hayatındaki kontrol mekanizmaları, bireylerin davranışlarına etki eden psikolojik etmenlerden biridir. Bu durumu somutlaştırmak gerekirse bazı insanlar yaşadıkları her durum için öz değerlendirme yaparak olumlu ve olumsuz sonuçların gerçekleşme sebeplerini kendi davranışlarıyla ilişkilendirebilirken, bazı insanlar bu durumları kendilerinden bağımsız olarak düşünüp dışardan gelen faktörlere bağlamayı tercih ederler. Bu farklılığın kişilerin kontrol odağına sahip olma durumuyla ilgili olduğu söylenebilir. Bu örnekten de anlaşıldığı gibi iç kontrol odaklı bireyler, olayları dış koşullardan çok kendi kontrollerinin gücüne göre değerlendirirler ve bu olayların sahip oldukları niteliklere bağlı olarak gerçekleştiklerini düşünürler. Aynı zamanda başarının o konu için gösterdikleri çabayla doğru orantılı olduğunu kabul ederler (Oliver vd., 2006). Çevreleri üzerinde kontrol sahibi oldukları için özgür irade ve sosyal ilişkilerde yetkinlik gibi konularda da daha fazla beceriye sahip oldukları ifade edilmektedir (Lefcourt, 1984). Deci ve Ryan (1980), içsel motivasyonun temelinde bireyin özgür iradeye duyduğu ihtiyacın ve yetkinliğin yattığını belirtmiştir. Rotter (1966), iç kontrol odaklı bireylerin çevreleri üzerinde sağladığı bu kontrol duygusunun kendilerine daha çok motivasyon sağladığını ifade etmiştir. Cashman (1998) ise bu kontrolün, kişilerin eylemlerinin ortaya çıkış nedenlerini kendi deneyimlerini filtreleyerek değerlendirmeleri aracılığıyla kişi2 Giriş sel gerçekliklerini yaratması anlamına geldiğini belirtmektedir. Literatürden anlaşıldığı üzere iç kontrol odaklı olmanın girişimci bireylerin belirgin özelliklerinden biri olduğu görülmektedir. Bireylerin gösterdikleri çabalardan hareketle kendi seçimlerinin sonucunda bilinçli olarak yaptıkları faaliyetlerden biri olan girişimcilik faaliyetlerinin çağın gerekleri neticesinde etkin bir şekilde yürütülmesi gereken eğitim kurumlarından biri de yükseköğretim kurumlarıdır. Yükseköğretim kurumları, üçüncü nesil üniversite kavramıyla birlikte toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak amaçlarını, rollerini, organizasyonel süreçlerini yeniden yapılandırdıkları bir sürece girmiştir. Dolayısıyla yükseköğretim kurumlarının kültürel ve kurumsal anlamda değişimi öngören yenilikçi kimlikleri ile ön planda olmaları gerektiği bilinmektedir. Bunu sağlayabilmek için geleneksel akademik kültür ile yenilikçi akademik kültür arasında denge kurmaya odaklandıklarını söylemek mümkündür. Bu süreçte yükseköğretim kurumlarının kilit roldeki insan kaynağı akademisyenler, yöntemi ise girişimcilik faaliyetleridir. Yükseköğretim kurumları küreselleşme çağında büyük ölçüde değişime uğramıştır (Gümüşeli ve Hacıfazlıoğlu, 2009). Bu kurumlardaki eğitim öğretim kalitesini artırmak, değişen şartlara daha kolay uyum sağlamak için üniversitelerin özellikle araştırma odaklı, entelektüel ve bilimsel içeriğe sahip aynı zamanda öğrenmeye, düşünmeye yönlendiren, yaratıcılığı besleyen ortamlar olması gerekmektedir (Yamamoto, 2018). Biliyoruz ki yükseköğretim kurumları geliştirdiği araştırmalar aracılığıyla üretime katkı sağlayan, öğrencilere 21. yüzyıl becerilerini kazandırma vizyonunu üstlenmiş olan ve girişimcilik ekosistemlerini şekillendirme konusunda merkezî aktörler olarak görülmektedir (Çetin ve Kınık, 2019; Miller vd., 2018; Ramírez vd., 2015). Aynı zamanda bu kurumlardaki eğitim-öğretim kalitesi, ülkelerin gelişmişlik seviyesi ile yakından ilişkilidir (Yamamoto, 2018). Bu durum, üniversitelerin görünüm ve kültür açısın3 Girişimciliği Anlamak-Keşfet Planla Harekete Geç dan daha girişimci olmaları gerektiği anlamına gelmektedir. Ancak bu süreçte gözden kaçmaması gereken kilit aktörlerden biri akademisyenlerdir. Bir akademisyenin bilgiyi sektöre etkili bir şekilde aktarabilme yeteneği, üniversitelerin girişimcilik misyonuna ulaşması için anahtardır (Miller vd., 2018). Bu anlamdaki bir içeriği oluşturabilmek için akademisyenlerin küreselleşen dünyada değişen koşullara adapte olmak ve bu yeni koşullarda başarılı olmak için değer yaratmaları gerekmektedir. Söz konusu değeri yaratabilmek için gerçekleştirilmesi gereken birçok eylem, edinilmesi gereken birçok kazanım bulunmaktadır (Levent vd., 2017). Aynı zamanda akademisyenlerin bilgi edinmek ve üretmek için mesleki motivasyona sahip olmalarının, ürettikleriyle fark yaratabilmek için girişimcilik faaliyetlerinde bulunmalarının önemli olduğu düşünülmektedir.