Bugün biz Müslümanlara düşen görev Kur’an’ı ve Hz. Peygamber’i doğru anlamak ve anlatmaktır. Bunun için yapılması gereken, İslâm’da Kur’anî olan değerlerle Arap örfünden gelen değerleri birbirinden ayırmaktır. Çünkü biz anlayışlarımızı, geleneklerin, hurafelerin ve israiliyatın getirdiği yanlışlıklardan arıtmak ve yeniden kaynağa yani Kur’an’a dönmek ve onun Hz. Peygamber’in şahsında odaklaşan somut bir modelini beşeriyete sunmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde, Müslümanlar geçmiş dönemlerin ayıklanmamış dinî yorumlarına hapsedilirse, onlardan günümüzdeki dinamik hayata ayak uydurmalarını bekleyemeyiz. Öyle bir din anlayışı içindeki Müslümanlar, hayatın dışına ve hatta hayatın gerisine itilmiş olurlar. Yani bir nevi hayattan elimine olurlar. Bu durumda insanın mutluluğunu hedef alan bir din, onun mutsuzluğunun hatta felaketinin kaynağı haline gelir. Hz. Peygamber genellikle hep mucizevî yönüyle ele alınmaktadır. Onun başarılarının temelinde daima bir mucize aranmaktadır. Hâlbuki o, ilâhî destek almakla birlikte, ailevî, sosyal, idarî vs. hayatının her safhasında, bir beşer olarak pek çok başarıyı bizzat kendisi gerçekleştirmiştir. Çünkü o, hem tebliğ edici, hem açıklayıcı, hem de uygulayıcıdır. O halde onu mucizevî kişiliğinden ziyade beşerî kişiliğiyle ele almak, tanımak gerekir. Mucizeler örnek alınıp tatbik edilemez. Kaldı ki, Kur’an onun hep beşerî yönüne dikkat çekmekte ve onun için “en güzel örnek” ifadesiyle beraber “sizden biri” tabirini kullanmaktadır. Demek ki İslâm dinini anlarken ve yaşarken örnek alacağımız, üzerinde düşünüp araştıracağımız, bilinçli bir şekilde yapılan yorumlarla Arap örfünden ayıklayarak hayata geçirebileceğimiz tarafı Onun beşerî kişiliği yani insanî tarafıdır. İşte bu inanç ve düşünceler istikametinde, bugüne kadar Hz. Peygamber hakkında yaptığımız araştırmalarla, katıldığımız ilmî toplantılarda ele aldığımız konuları bu kitapta bir araya getirdik. Bölümlerini, uygun başlıklar altında dinamik bir plân içinde sunduğumuz bu eserin, gelecekte yapacağımız araştırmalarla daha da zenginleşeceği inancındayız. Kitap formuna getirildiği için, gerekli bazı düzenleme ve tashihler yapmayı ihmal etmediğimiz konuyla ilgili makale ve tebliğlerimizin daha önce yayımlandıkları yerleri dipnotlarında belirttik. Kitabın oluşmasında emeği geçen birçok arkadaşıma ve meslektaşlarıma özellikle dizgi, tashih ve indeksinde yardımlarını esirgemeyen Dr. Nejdet Durak, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım ve Yrd. Doç. Dr. Musa Koçar’a; basımında gerekli titizliği gösteren Ötüken Neşriyat’ın değerli mensuplarına teşekkürü bir borç bilirim. Yüce Allah’a hamd ve elçisi Hz. Peygamber’e selam olsun.