Geçtiğimiz yüzyılda dünyada sadece ölüm oranlarında değil doğurganlıkoranlarında da tarihsel olarak eşi benzeri görülmemiş düşüşler yaşanmıştır. Bunedenle içinde bulunduğumuz yüzyılda dünyada, düşen doğurganlık oranları venüfusun yaşlanmasına bağlı olarak yeni demografik zorluklar bizi beklemektedir.Dünya nüfusunun bu olağanüstü hızlı yaşlanması, insanlık tarihinde emsali olmayan bir olgu olmakla birlikte 21. yüzyılın ilk çeyreğinde temel sağlık sorunlarınıoluşturmakla kalmayacak, dünyanın ekonomik, politik ve sosyal manzarasını daderinden değiştirecektir.20. yüzyıl, nüfus artışının yüzyılıydı; 21. yüzyıl ise tarih kitaplarına “yaşlanma yüzyılı” olarak girecektir. Hükûmetler başta olmak üzere pek çok uluslararası kurum, çok disiplinli ortaklıklar kurarak 21. yüzyılın bu yeni mücadelesinebütüncül bir yaklaşım sergilemekte; sağlıklı yaşlanmayı daha iyi anlama, yaşamkalitesini artırma, önlenebilecek unsurları önleme, kaçınılmaz olan acıyı erteleme ve azaltmaya yönelik kolektif çalışmalar yürütmektedir. Bu iş birliklerindenbir tanesi Hitit Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Bölümü, kamualanında görev yapan Çorum Aile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ve Halk EğitimMerkezi ile Sivil Toplum kuruluşu olan Çorum Aile Hekimleri Derneği tarafından kurulmuş, Erasmus+ Programı Yetişkin Eğitimi 2019 Yılı Teklif Çağrısında2019-1-TR01-KA104-070169 numaralı Sözleşme ile hibe almaya hak kazanmışve Türkiye Ulusal Ajans tarafından desteklenmiştir. “Kaliteli Yaşlanma ve Terapötik Rekreasyon / Quality Aging and Therapeutic Recreation” isimli projeile uluslararası boyutta bilgi ve deneyimlerini arttıran ortakların sunmuş olduğu bu kitap, 21. yüzyılda yaşlılık ve kaliteli yaşlanma kavramlarına ışık tutmayıhedeflemektedir.Yaş sadece bir sayıdır, ancak çoğumuzun bildiği gibi bir duygu da olabilir.Gerçek şu ki toplumda “yaşlı” olarak nitelendirdiğimiz insanlar aslında sürekliyaşlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından dünyada yalnızca son 20 yılda yaşambeklentisinin yaklaşık 20 yıl arttığı, Türkiye’de ise 2022 yılı için yaşam beklentisinin 78,2’ye yükseldiği saptanmıştır. Ancak yaşlanmanın da sınırlamalarıvardır. Vücudumuz zamanla yerçekiminin ağırlığını hissetmeye başlar, dinmeyen ağrılar, eklemlerin aşınması, bazı kronik ve metabolik hastalıkların yanı sıranörolojik ve psikolojik sorunlar, bireylerin yaşlılıkta kaliteli aktif yaşam tarzınısürdürmesine engel teşkil eder. Bireylerin 80’li, 90’lı ve hatta 100’lü yaşlardasağlıklı, aktif ve mutlu bir yaşam sürebilmeleri için genç yaştan itibaren beden veruh sağlığını korumaya yönelik fiziksel aktivite, beslenme ve rekreatif etkinlikleri içeren yaşam biçimini benimsemeleri ve yaşam motivasyonlarını koruyaraksürdürmeleri büyük önem arz etmektedir.Bu kitapta, yaşlılık ve kaliteli yaşlanma kavramları ile normal yaşlanma sürecinde meydana gelen fizyolojik, nörobiyolojik ve davranışsal değişiklikler yeralmaktadır. Aynı zamanda yaşlanma sürecine dâhil olan biyolojik mekanizmalar,yaşlanmanın sistemler üzerinde etkisi ayrı ayrı sunulmaktadır. Bu etkiyi azaltmada fiziksel aktivite ve beslenmenin sağlıklı yaşlanmaya nasıl katkıda bulunduğunun yanı sıra yaşlanmanın motor ve bilişsel performansımızı nasıl değiştirdiği,günlük yaşam üzerindeki etkisi açıklanmaktadır. Bu kitabın; lisans ve lisansüstüöğrenciler, akademisyenler, bursiyerler ile ilgi duyan tüm genç, yetişkin ve yaşlıgrubundaki okuyucuya oldukça yararlı çok disiplinli bir kaynak olarak hizmetedeceğini düşünmekteyim. Bu kitabın yazılmasında emeği geçen değerli araştırmacı yazarlara sonsuz teşekkürlerimi sunarım.