Kur’ân ve dinler tarihiyle ilgili temel kaynaklar; insanlığın başlangıcından günümüze kadar onları hakka, adalete ve tevhide götüren farklı yol ve şerîatlerin geldiğini kaydetmektedir. Kur’ân; ihtiva ettiği dinî, ahlakî ve hukukî ilkeleriyle söz konusu ilahî şerîatlerin sonuncusudur. O, kendisinden önceki kutsal kitapları tasdik eden, insanları sübülü’s-selâma davet eden son ilahî çağrıdır. Kur’ân’ın; müslümanların ilki ve müfessirlerin en doğrusu olan Hz. Peygamber, sahâbe, tâbiîn ve etbâü’t-tâbiîn dönemlerinden başlayarak daha ilk nâzil olduğu günden itibaren farklı yöntem ve yaklaşımlarla anlaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Aslında bu durum Kur’ân-ı Kerîm’in Yüce Allah tarafından insanlara gönderilmesinin temel maksatları olarak; inanılması, öğrenilmesi, düşünülmesi, anlaşılması ve hayata uygulanmasının doğal bir sonucudur. Kur’ân’ın farklı anlama ve tefsir etme yaklaşımlarının ortaya çıkmasında onun kendisine mahsus yapısal özellikleri yanında muhataplarının biyolojik, psikolojik ve fizyolojik farklılıkları ile toplumun tarihi, siyasi ve kültürel özelliklerinin etkisi de gözden kaçırılmamalıdır. Bununla birlikte doğru, eksik veya hatalı olsun; netice itibariyle Kur’ân’a yönelik her tür düşünsel yaklaşımın temel ve nihai gayesi onu anlamaktır. Düşünme veya anlama; insanoğluna özgü fıtrî, zihnî ve ulvî bir faaliyettir. Dinî, edebî ve kültürel söz veya metinler üzerinde yapılan anlama faaliyetlerinde genellikle lafız ve mâna eksenli bir yaklaşımın ağırlık kazandığı görülmektedir. İnsanın kendisini, içerisinde yaşadığı âlemi ve bütün mevcudatın sahibi olan Allah’ı tanıması; ancak akılını kullanması ve sahih naklî deliller üzerinde sağlıklı düşünmesiyle mümkündür. Yüce Allah’a, meleklerine, peygamberlerine ve ahiret gününe iman etmek gibi kitaplarına inanmak da temel itikâdî umdelerdendir. Anlamaktan yoksun bir kitabî iman eylemi ise salt bir taklit ve körü körüne teslimiyettir. Şunu da belirtmekte fayda var ki, esasında Kur’ân’ı 10 Kur’ân’ı Metodoloji ve Dil Eksenli Bir Yaklaşımla Anlamak anlama faaliyeti pragmatik ve ilmî bir meşguliyet olmaktan da öte her insan için önemli bir ubudiyet gereğidir. Bu araştırma eserimizde Kur’ân’ı ve onu anlamanın anlamını, maksadını ve tekniklerini irdelemekle birlikte nüzûlünden günümüze tefsir mukaddimelerinde, ulûmü’l-Kur’ân, kavâid veya tefsir usûlü kaynaklarında sistematiği ve metodolojisinden bahsedilen ilkesel anlama yaklaşımına ve kapsamına değinilmektedir. Herhangi bir bilim dalının veya o bilim dalı ile ilgili kaynak ve eserlerin anlaşılabilmesi; kelime, kavram, üslup, içerik ve diğer bakımlardan bazı kâide ve kuralların bilinmesini iktiza etmektedir. Kur’ân’a inanmak, dilini öğrenmek, üslûbunu tanımak, genel muhtevası hakkında bilgi sahibi olmak ve özellikle işin sistematik, teorik ve ihtisas yönünü oluşturan malumatın edinilmesi de onu anlamanın temel öncüllerini oluşturmaktadır. Detaylarına ana başlıklar altında değineceğim bu muayyen konulardaki izah, inceleme, tespit ve değerlendirmelerden oluşan mütevazi eserin Kur’ân’ın tefsiri ve anlaşılması bağlamında alana katkı sağlamasını umut ediyorum. Ayrıca bu akademik ve ilmî gayretin; Kur’ân’a, hocalarıma, ilim ehline, öğrencilerime ve aileme karşı yerine getirilebilecek önemli bir manevi vefa borcu olduğunu düşünüyorum. Gayret bizden muvaffakiyet yalnızca Yüce Allah’tandır.