Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla, Yüce Allah’a hamd olsun. İki cihan güneşi efendimize, ehl-i beytine ve ashabına salat ü selam olsun.
Kadim bir geçmişe sahip olan Siirt’te cemiyet hayatının zembereği vazifesini gören, birçok kalem ve kelam erbabıyla ilim ve irfan ehlinin, maarif ve kültür hayatımızda derin izler bırakan önemli katkıları olmuştur. Bu şahsiyetlerin kimisi onlarca hatta yüzlerce talebe yetiştirmiş, kimileri de çok önemli eserlere imza atarak kültür ve medeniyet hayatımızın teşekkülünde öncü bir rol üstlenmiştir.
“Âlem gibi âlim” olan bu hocalar, ders verdikleri medreselerin yanında, darülfünunun bir şubesi mesabesindeki evlerini, dergâh ve divanlarını da bir mektep/akademi hâline getirmiş; ilim ve irfan aşkının ilhamıyla yazdıkları eserler, elden ele beldeleri dolaşıp, günümüze kadar ulaşarak yolumuza yön veren pusulalar olmuştur. Bu şahsiyetlerin "Divan"ları âdeta meşk edilmiş, şevk ile okunarak taliplerin zevk ve estetik duyguları şekillenmiştir. Tedris, irşat ve telif faaliyetlerinin yanı sıra halk ile iç içe yaşayan bu ışık şahsiyetler, halk arasındaki anlaşmazlıklarda hakem rolünü üstlenerek halk ve idareciler arasında köprü vazifesi görmüş, ümeraya (idareciler) nasihat ve tavsiyede bulunmaktan da geri durmamışlardır.
Mazi ırmağına katılmış, dünde kalan, hasreti günden güne artan, sayıları günden güne azalan bu kervanın yolcularından biri de Siirtlilerin deyimiyle “Seydo Şeyhi’l-Hatip” adlı zat olup ilmî kişiliği, yazdığı eserleri ve Şeyh Celalettin ile Şeyh Kadri Efendi gibi evlatlarıyla ilim ve irfan faaliyetlerinin şekillenmesinde oldukça etkili olmuş, halkın dinî anlayış ve eğitimine önemli katkılarda bulunmuş müstesna bir şahsiyettir.
Vaktiyle adı, sohbetleri ve eserleri dillerde dolaşan fakat zamanla adı ve eserleri unutulan, hatta vefat tarihi dahi bilinmeyen bu zatın ve ailesinin hayatı ile eserleri hakkında elimizde oldukça sınırlı bilgiler vardır. Biz de bu değerli zatı daha yakından tanıma ve tanıtma adına bulabildiğimiz kaynak eserlerin yanı sıra arşivlerde bulunan şer'iyye sicillerini, sicill-i ahval defterlerini, salnameleri (yıllık) ve diğer vesikaları imkân dâhilinde taradık. Siirt mezarlıklarında bulunan mezar şahiteleri de dâhil olmak üzere bazı şahsiyetlerden geriye kalmış not defterleri, fotoğraf, hatırat ve günlükleri inceleyerek ulaşabildiğimiz en ufak bilgi kırıntısını dahi değerlendirdik. Araştırdığımız zatların neslinden hayatta olanlarla irtibata geçerek bilgi ve belge almaya çalışmak, başvurduğumuz diğer bir yol oldu. Nihayet topladığımız malumatı değerlendirerek hayat hikâyesi, ailesi ve eserleri ile ilgili bir sonuca ulaşma imkânımız oldu. Bu araştırmalar esnasında yanlış bilinen bazı bilgileri de tashih etme fırsatını bulmuş olduk.
Şeyh el-Cerrah Camii ile yanı başındaki Sabat üzerindeki evinde ilim irfan halkasını kuran, ardından bu vazifesini muhterem oğlu Siirt’in Mevlana’sı Celaleddin (Kardeş) Efendi ile Şeyh Kadri Efendi’ye tevdi eden Şeyh Hattap Efendi’nin telif ettiği eserlerden biri de İmam el-Bûsirî’nin el-Kevâkibü’d-dürriyye fî medhi hayri’l-beriyye adlı kasidesine yazdığı taştır.