Bu kitap, erken dönem İslam’daki teolojik bir hareket olan Mürcie’yi ve onun İslam literatüründeki temsilini, oluşum döneminden sonraki tarihsel anlatılara kadar kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Erken akâid metinleri, tarihsel kronikler ve kelamî risaleler gibi birincil kaynakların eleştirel metin analizleri yoluyla, Mürcie düşüncesinin kökenleri, doktrinsel pozisyonları ve siyasi etkileri araştırılmaktadır.
Mürcie'nin merkezinde, günah işleyen Müslümanların iman durumları hakkında hüküm vermeyi ertelemek anlamına gelen irca anlayışı yer alır. Bu düşünce, gerçek imanı tanımlarken amelden ziyade imanı (inancı) ön planda tutar. Kitap, bu teolojik tutumun, özellikle günah işleyenleri Müslüman topluluğundan çıkarmayı savunan Haricî yaklaşıma bir tepki olarak, ilk İslam yüzyıllarındaki siyasi ve mezhepsel çatışmalar bağlamında nasıl ortaya çıktığını ortaya koyar.
Eserde, Mürcie'nin hem olumlu hem de olumsuz kaynaklardaki tasvirleri incelenerek, bu grubun toplumsal birlik ve hoşgörü savunuculuğundan ahlaki gevşeklik ile eleştirilen bir yapıya doğru değişen imajı gözler önüne serilir. Önde gelen Müslüman tarihçiler, kelamcılar ve fakihlerin bu anlatıların şekillenmesindeki rolleri analiz edilir ve siyasi bağlamların Mürcie düşüncesinin nasıl algılandığını etkilediği gösterilir.
Ayrıca, eser modern literatürle de etkileşime girerek, Mürcie’nin İslam’daki teolojik çeşitliliğe katkısını yeniden değerlendirir ve onların iman, amel ve toplumsal aidiyet gibi konulardaki çağdaş tartışmalara katkı potansiyelini ele alır. Mürcie'yi İslam düşünce tarihi içinde konumlandırarak, bu çalışmada onların teolojik söylem ve mezhepsel kimlik oluşumu üzerindeki kalıcı etkileri vurgulanır.