Matematiği öğrenmeye duyulan ihtiyaç çok büyük olup hayat boyu devam etmektedir. Diğer taraftan, birçok öğrenci için matematik, öğrenilmesi zor bir alandır. Bu öğrencilerin çoğu matematikte yaşadıkları zorluklardan dolayı teknik dereceler almada güçlük yaşamaktadırlar (Moore & Shulock, 2010). Diğer bazı öğrenciler ise, yeterli matematik anlayışına sahip olmadıklarından dolayı iş imkânlarını kaçırmaktadırlar. Ayrıca bu öğrencilerin neredeyse tamamı, kişisel finans planlamalarında ve günlük hayatlarında ihtiyaç duydukları matematiği kullanabilmekiçin alternatif yollar bulmak zorundadırlar. Matematikteki durumları ne olursa olsun, öğrenciler (1) şimdi ve gelecekte, matematiğin kendileri için önemli olduğunu anlamalı ve (2) algılarındaki anlama eksikliğinin veya matematikte yaşadıkları açık zorlukların, finansal ve sayısal bağımsızlığı kazanmada kendilerini yavaşlatmalarına izin vermemelidirler. “LİDERLERİ TAKİP ET”: MATEMATİKSEL BAŞARI İÇİN ENGELLERİN ÜSTESİNDEN GELMEGenç bir çocuk, konuşmayı öğrenmede ve erken okuryazarlık becerisi kazanmada zorluk yaşamıştı. Sosyal olarak garip görünüyordu ve çok az arkadaşı vardı. Fakat alaya alınma ve kınanmaların kendisini ezmesine izin vermeyerek ilgi alanı olan bilim dünyasına daha çok odaklandı. İnanılmaz derecedeki sıkı çalışması, kararlılığı, şaşırtıcı problem çözme becerileri vasıtasıyla fizik dünyasını değiştirdi. Erken dönem öğrenme güçlüğü yaşayan bu genç çocuk Albert Einstein’dır. Başka bir genç, manik depresif bozuklukla ve ileri derecede kekemelik sorununa neden olan konuşma bozukluğuyla mücadele etmiş, hayatının ilerleyen dönemlerinde ise epilepsi geçirmiştir. Fakat, kendisini engelli olarak görmek yerine güçlü olduğu yönlere odaklanmayı tercih etmişti: Matematik anlayışa ve bir şeyleri başkalarından farklı görmesine yardımcı olan eşsiz merakı ve araştırmacı doğasına. Zamanla, bir matematikçi, bir fizikçi ve hatta İngiliz Parlamentosu’nun bir üyesi olmuştur. Analiz Mxialanının ve yer çekimi kuvveti kavramının gelişimine sunduğu katkılarla iyi bilinmektedir. Engelli olan bu kişi Isaac Newton’dur. Zorlukları ve engelleri aşarak inanılmaz şeyler başaran birçok insana ait sayısız hikâye mevcuttur. Diğer taraftan, bizler genellikle engelleri başarısızlığın sebepleri veya zorluklar için mazeretler olarak değerlendiririz. Ama Enstein ve Newton gibi bazı kişiler bu zorlukları, kendilerinin güçlü oldukları noktalara odaklanmalarına yardımcı olması için kullanırlar. Bir engelin olması veya “risk altında” olarak etiketlenme, başarısızlığın mazereti ya da başarısız sonuçlarla tamamlanan bir işin gerekçesi olamaz. Artan derinlik ve kararlılıkla birlikte, etkili öğretim ve içeriğe odaklanma, bu öğrencilerin matematik başarısına geri dönmelerine yardımcı olabilir. Hepimiz matematiği günlük hayatımızda kullanırız. Hesaplama, problem çözmeve matematiksel kavramları ve becerileri uygulama yeteneğimiz, hayatımızdaki birçok kararı etkilemektedir. Kişisel, mesleki ve toplumsal perspektiften bakarsak, sayı algısı, hesaplama ve problem çözmeye yönelik matematiksel becerilerde uzmanlaşmak gereklidir. Harcamaları hesaplama, öğrenci süreç gelişimini yorumlama ve kişisel finans planlaması geliştirmenin hepsi matematiksel beceriler gerektirmektedir. İnsan hakları lideri Bob Moses, yıllar önce bir çocuğun başarısının formülünün matematiği anlaması olduğunu iddia etmiştir. Okulda zorluk yaşayan öğrencilerle çalışan Moses, diğer türlü öğrenimden uzaklaşması muhtemel öğrencilere farklı bir odaklanma, beklenti ve umut sağlayan Cebir Projesi’ni başlatmıştır. Benzer şekilde, Doğu Los Angeles’te göçmen bir lise öğretmeni olan Jaime Excalante, birçok öğrencinin göz ardı ettiği veya yanlış bir şekilde önemsiz saydığı bir konuda başarılı olmaları için öğrencilerine meydan okumuştur. Kısa bir sürede öğrencileri, “Advanced Placement Exam” adlı sınavda beklentilerin üzerinde puanlar almışlardır. Öğrencileri, iş dünyasında, mühendislikte ve ilaç endüstrisinde kariyerlerine devam etmişlerdir. Onun tutkusunun hikâyesi, etkili öğretimi ve öğrencilerinin elde ettiği başarılar çok ilgi görmüşve “Stand and Deliver” isimli film için temel oluşturmuştur. Moses, Escalante ve benzer diğer öğretmenler, matematiğe odaklanma yoluyla, kendi etkilerini çocukların ve bu çocukların gelecekteki ailelerinin hayatlarını değiştirmek için kullandılar. Öğrenciler hayatlarına matematikçi veya bilim adamı olarak devam etmeyecek olsalar da, odak ve amaç aynı kalmalı: Çocukların hayatlarınıiyileştirmek, onları üretken ve başarılı bir gelecek için hazırlamak. MATEMATİĞİ ÖĞRENMENİN (YA DA EKSİKLİĞİNİN) GELECEKTEKİ UĞRAŞLAR ÜZERİNE ETKİLERİMatematik, sadece öğretimde bulunduğumuz çocukların gelecekte geçimlerini sağlamaları için değil, aynı zamanda onların olası sosyal ve fiziksel refahı için de önemlidir. İngiltere’de yürütülen Hayat için 2011 Becerileri tarama çalışmaları sonucunda (Department of Business, Innovation & Skills, 2012), araştırmacılar sayısal anlayış ve genel matematiğin önemine yönelik bazı önemli eğilimleri keşfettiler. Araştırmacılar, 34 yaşındaki kişilerin yaşamlarını, kendilerinin bildirdikleri farklı sayısalxiianlayış düzeyleriyle karşılaştırdıklarında, zayıf sayısal anlayışa sahip kişilerin şu özelliklere sahip olduklarını belirttiler: 10 yaşında iken okulda bedava öğlen yemeği kazanma olasılıkları normalden iki kat daha yüksekti. Kendi eğitimleri ile ilgilenen ebeveynlerinin olma olasılığı normalden yarı yarıya düşüktü. 16 yaşına kadar okulu bırakma olasılığı normalden iki kat daha yüksekti. Yetişkin olarak işsiz olma olasılıkları normalin iki katından daha fazlaydı. Kronik hastalığa sahip olduğunu ya da engelli olduğunu bildirmesi olasılığı normalin iki katından daha fazlaydı. Aynı çalışmada, işverenler ise bu çalışanların sayısal hataları fark etmemelerinden, eksik cümle kurmalarından ya da dilbilgisini doğru bir şekilde kullanamamalarından ciddi derecede endişe duyduklarını bildirmişlerdir. Araştırmaya katılan işverenlerin dörtte biri,çalışanları için okuryazarlık telafi eğitimi ve sayısal anlayış eğitimi için yatırımda bulunduklarını belirtmişlerdir. Her ne kadar sayısal anlayışa yönelik endişeler bir kişinin hayatı boyunca devam etse de, bu endişelerin birçoğu okulun erken dönemlerinde ele alınabilir. Büyüyen busayısal anlayış problemine cevap bulmak, engelli ve risk altındaki öğrencilerin de dahil olduğu bu öğrencilerin matematiği öğrenmeleri için erken dönemlerde yollar bulmakönemlidir. Öğrencilerin karmaşık görünen matematiğin önemini anlamalarına ve bunda başarı kazanmalarına ne kadar erken yardımcı olabilirsek, çocukların matematiği öğrenme ihtimalleri o kadar yüksek olacaktır. Daha önceki örneklerin gösterdiği gibi, buanlayış sadece çocukların mevcut başarılarına değil aynı zamanda ileriki yaşamlarındaki durumlarına da olumlu etkide bulunacaktır. Biz, bu amaçları zihnimizde tutarak bu kitabı yazdık.