Şüphesiz ki Kur’an, düşünen insanın anlaması, inanması ve yaşaması için indirilen bir kitaptır. Bir nur, ruh ve hayat kaynağı olan bu ilâhî kitap, içinde anlam güzelliği barındırdığı gibi anlamın sunumunda yöntem mükemmelliği de içermektedir. Söz konusu iki güzellik, özellikle Yûsuf sûresinde birleşerek “en güzel kıssalardan biri” olarak anlatılmaktadır. Kıssadaki bu güzellikler, elbette Kur’an’ın Arapça metniyle doğrudan alâkalı bir durumdur fakat bunların, dilimize ve diğer dillere tefsir edilerek aktarılması da Kur’an’ın “âlemlere rahmet” olarak gönderiliş amacının görünür kılınması açısından önem arz etmektedir. Elinizdeki bu eserde bir tefsir yöntemi olarak Kur’an’ın Kur’an’la tefsir edilmesine ağırlık verilmekle beraber konuyla ilgili hadisler de değerlendirilmektedir.
Kur’an’ın pek çok sûresi gibi Yûsuf sûresini de sadece “dilbilimsel” (lafzî/lügavî) bir bakışla anlamak, onu yeterince idrak edememek olur. Zira gülün kendine has bir görünümü vardır fakat onun bir de kokusu ve tadı vardır. Bu açıdan Kur’an metninin, mümkün olduğunca anlam derinliklerine, mânevî atmosferine, ince zarafetine ve derunî hissiyatına belâgat ilminden de faydalanarak inmek gerekmektedir. Sözü yerli yerinde söyleme sanatı meânî, sözü etkili kullanma becerisi beyân ve benzersiz söz söyleme yöntemi olan bedi ilimleri tefsir eylemine lafzî ve mânevî derinlikler ve güzellikler katacaktır.
Yûsuf sûresi, okuyup anlamak isteyenlere fikrî duruluk, fıtrî olgunluk, ahlâkî güzellik, mânevî derinlik, psikolojik rahatlık, sosyal canlılık, ekonomik açılım, siyasî girişimcilik vb. kazandırmaktadır. O, aynı zamanda kıssa boyunca sığlığı derinliğe, kapalılığı şeffaflığa, hamlığı olgunluğa ve ayrılığı birliğe kavuşturmayı hedeflemektedir. Yûsuf sûresindeki akıl, duygu, olay ve mesaj örgüsü, sözü edilen yöntemle “apaçık kitap”a uygun olarak açık seçik, arı duru bir netlikle ve derinlikle incelenmeyi hak etmektedir. Sûrenin anlaşılması için gerekli altyapı konumundaki ilmî temel üzerine, sanatsal açıdan edebî bir üstyapı da bina edilmektedir. Böylece gerekli olan akademik dil yanında edebî bir dil de kullanılarak okuyucunun sıkılmaması amaçlanmakta ve Yûsuf sûresinin “en güzel kıssalardan” olma özelliği mümkün olduğunca yansıtılmaya çalışılmaktadır.
Tefsir ilminde akademik dilin yanında edebî bir dilin de kullanılması, yadırganası bir durum değildir. Çünkü bu sûrenin bizzat kendisi edebî özellikler taşımaktadır. Sûrenin edebî yönünü görmezden gelmek suretiyle çeviriyi ve yorumu tekdüze hâle getirmek, bir çeviri kusuru sayılacağından böyle sakıncalı bir duruma düşülmemesi ve şeffaf bir üslupla anlam katmanlarının izinin sürülmesi, bu çalışmanın amaçlarından biridir. İlmî ve edebî yöntemin birlikte kullanılmasının, tefsir ilminde olduğu kadar dinî metinlerde de okunma isteğini artırabileceği önemle vurgulanmalıdır.
Yûsuf sûresinin, günümüze değin pek çok değerli tefsiri yapılmıştır. Elinizdeki bu eser, çok sayıda klasik ve günümüz tefsirlerinin yanı sıra bazı kitap, makale, tez ve ansiklopedilerden de istifade edilmek suretiyle kaleme alınmaktadır. Sûre yorumlanırken ilgili âyetlerin Hz. Peygamber’in hayatıyla bağlantısına ve kıssanın güncelle ilgisinin kurulmasına da önemli ölçüde yer verilmektedir. Bu çalışmanın oluşmasında kendilerinden istifade ettiğimiz başta geçmiş âlimlerimize rahmetler dileriz. Eseri çoğunlukla kısmen veya genel hatlarıyla okuyup tetkik eden Prof. İsmail Çalışkan, Prof. Dr. Ahmet Öz, Prof. Dr. Ahmet Abay, Prof. Dr. Hüseyin Çelik, Prof. Mehmet Atalay, Prof. Dr. Hasan Kaplan, Prof. Dr. İshak Özgel, Prof. Dr. Mehmet Okuyan, Doç. Dr. Necati Demir, Doç. Dr. Mustafa Şen’e; ilim ehli Cağfer Sadıker’e; edebiyat hocaları Celal Şahin, Bayram Kalaycık, Serdar Acer ve Hasan Yıldız’a, eserin editörlüğünü üstlenen Arş. Gör. Ahmet Celalettin Güneş’e teşekkürlerimi sunarım! Gayret biz âciz kullardan, tevfik tüm güzellikleri kullarına çeşitli şekillerde ihsan eden Allah’tandır.