Hindistan Yarımadası'ndaki Müslüman egemenliğinden ve Türkiye’deki Osmanlı Halifeliği’nin düşüşünden sonra, tüm Müslüman toplumu; siyasi, sosyal, ekonomik ve dinî alanların tamamında aşırı zorluklar yaşamaktadır. İslam'ın Bengal ve Hindistan'da ortaya çıkışı, Sahabe zamanında başlamış ve daha sonra Arap yarımadasından gelen İslam davetçileri ve Müslüman tüccarlar aracılığıyla devam etmiştir. Bu nedenle bu bölge halkı arasında İslam'a olan sevgi ve hürmetin kökleri çok derindir. Sekizinci yüzyılda İhtiyar Uddin Mohammad Bahtiyar Khilji'nin 1203'te Bengal'i fethine kadar, bu ülkede Arap da’i ve tüccarlar aracılığıyla İslam yayılsa da Müslümanlar için ayrı bir siyasi zafer elde edilmemişti. Bu ülkede Müslümanların siyasi hâkimiyeti, Orta Asya'dan gelen Müslüman kahramanı İhtiyar Uddin Mohammad Bahtiyar Khilji'nin Bengal'i fethiyle başladı. Bu durum İngiliz Doğu Hindistan Şirketi 1757'de ülkeyi işgal edene kadar devam etmiştir. Doğal kaynaklar açısından zengin olan Bengal bölgesi, Arap tüccarlar için cazip bir ticaret alanıydı. Bir yandan Müslüman hükümdarların sağladığı adaletli iş güvenliği ortamı, diğer yandan doğal kaynakların bolluğu nedeniyle dünyanın farklı yerlerinden Müslümanlar buraya gelip kalıcı olarak yerleşmişlerdir. Hindistan, Myanmar dâhil olmak üzere bazı bölgelerde Müslümanlara farklı zamanlarda uygulanan kısıtlamalar sonucu, bu bölgelerin Müslümanları Bangladeş'i, yaşamak için güvenli buluyordu. Sonuç olarak Bangladeş, yüzölçümüne göre küçük bir ülke olmasına rağmen nüfus bakımından dünyanın en kalabalık ülkelerinden biridir. Bugün hâlâ doğal kaynaklar ve insan kaynakları açısından zengin olan bu ülke ancak emperyalist dünyanın taraftarlarının yanlış yönlendirmesiyle gelişmekte olan bir Müslüman ülke olarak tanınmaktadır.Bu ülkedeki Müslüman yönetimi, Bengalce dilini de çok zenginleştirdi. Bugünkü Bengal dilinde yaklaşık on bin Arapça ve Farsça kelime kullanılmaktadır. Bengalcede 11 ünlü ve 39 ünsüz olmak üzere toplam 50 harf vardır. Arapça ve İngilizce gibi Bengalcenin de farklı rakamları vardır. Bangladeş, Arakan ve Hindistan'ın birkaç eyaleti dâhil olmak üzere yaklaşık üç yüz milyon insan, vyaklaşık beş bin yıllık eski bir tarihe sahip olan Bengalce konuşmaktadır. Toplam nüfusun çoğunluğunun Müslüman olması nedeniyle Kur'an’ın Bengalcedeki tercümesi ve tefsirinin geliştirilmesi zamanın ihtiyacı olarak görülmektedir.Bu arada Bangladeş’te, Kur'an-ı Kerim'in çeşitli tercümelerinin yanı sıra bazı tefsirler de yayınlandı. Dünyanın en ünlü Arapça tefsirlerinin çoğu Bengalceye çevrildi. Hâlihazırda Kur'an-ı Kerim’in elliden fazla Bengalce çevirisibulunmaktadır. Bu çevirilerin bazıları kurumsal olarak, bazıları ise şahsi olarak yapılmıştır. Ancak tüm bu çeviriler üzerinde değil Türkçe, Bengalcede bile akademik faaliyetler çok nadirdir. Sonuç olarak Allah'ın kelamını tercüme edenlerin, tercümede ne kadar vasıflı olduklarını ve tercüman Arapçada yetkin olsa daonun Bengalce dilinini okuyucuya aktarma noktasında ne kadar akıcı bir dil kullandığını bilimsel açıdan değerlendirmek gerekmektedir.Kitabın ilk bölümde Bengalce Kur'an Çeviri Çalışmalarına Genel Bakışbaşlığın altında; Bengalce Kur'an çeviri tarihi, Kur’an’ın tarifi ve yayılma süreci, tercümenin anlamı ve kısımları, genel anlamda çeviride olunması gerekenler, çeviri ve tefsirin gerekliliği, Kur'an yayılmanın tarihi, yazılı ve sözlü yöntemlerinin genişlemesi, Kur'an-ı Kerim tercümesinin tarihçesi, Kur'an tercümesi konusundaki âlimlerin tutumu, Müslüman ve gayrimüslümanların Kur'an’ı ilk çevirme girişimleri, Bengalce Kur’an'ın yayılması, Bengalcede yazılı çevirinin gerekliliği, Bengalcede yazılmış çevirinin geçmişi ve Kur'an-ı Kerim’i Bengalceye çevirmeye yönelik ilk girişimleri ele alınmıştır.İngiliz Sömürge Zamanındaki Çeviriler başlığın altında İngiliz döneminde yapılan Kur’an tercümelerine yer verilen ikinci bölümde; Naimuddin (1832-1908), Abbas Ali (1859-1932), Babar Ali (1874- 1946), Hanbahadur Taslimuddin Ahmed (1852-1927), William Goldsack (1871-1957), Khandaker Abul Fazl Abdul Karim (1875-1947), Munshi Karim Box, Ruhul Âmin (1892-1945), Abdul Hâkim (1887-1957), Ali Hasan, Mohammad Akram Khan (1868-1968), Fazlur Rahman Çovdri 1896-1929), Mohammad Nakibuddin (1894-…), Muhammad Kudret-ı Hoda (1900-1977), Osman Goni ve Kazi Nazrul İslam (1899-1976)'ın tercümeleri hakkında değerlendirmeler yapılmıştır.Bangladeş ve Hindistan alt kıtasındaki İngiliz karşıtı çeşitli hareketler neticesinde İngilizlerin ayrılışının ardından Müslüman milliyet temelinde Müslüman çoğunluğa sahip Pakistan ve Hindu çoğunluğa sahip Hindistan adlı iki ülke oluşturulmuştur. Bangladeş toprakları Doğu Pakistan olarak 1947'den 1971'e kadar kalmıştı. Üçüncü bölüm olarak Pakistan dönemde yapılmış olan Kur'anvitercümelerinden bahsedilmiştir. Bu dönemde Kur'an’ı Bengalceye tercümeedenlerden Hanbahadır Abdur Rahman Han (1887-1964), Şair Golam Mustafa (1897-1964), A.K. Ahmet Han, Hâkim Abdul Manna, İslamic Foundation(1959-…) Abdur Rahman, Kazı Abdul Wadud (1896-1970), Muhammad Aminul İslam (1932-2007), Ali Haydar Çowdri, Sayyed Marzukullah (1912-…), Muhammad Sayyed İbrahimpori (1872-1952), Şah Kamrujjaman (1899-…), Muhammad Abdul Bari, Muhammad Taher ve çevirileri hakkında bilgiler verilmiştir. Kur'an’ı Urducaya çeviren Eşref Ali Thanovi (1863-1976) ve Ebü’lAʿlâ Mevdûdî’nın (1903-1979) çevirileri Bengalceye çevrildiğinde Bangladeşte şöhret kazandığı için ikisine de burada yer verilmiştir. Dördüncü bölümde ise Bangladeş döneminde yapılmış Kur'an tercümeleri ele alınmıştır. Pakistan topraklarından yaklaşık iki bin iki yüz dört mil uzakta olan Bangladeş’in üç tarafı Hindistan topraklarıyla kuşatılmıştır. Ancak Müslüman çoğunluk nedeniyle 1971'den günümüze bağımsız bir ülke olarak Bangladeş, Bengal dili ve yayıncılık dünyasında bireysellik kazanmıştır. Müslümanların sayısını göz önüne alındığında Bangladeş, önemli bir ülkedir ve bu ülkenin dili olan Bengalceye Kur'an’ın çevrilmesi şüphesiz önem arz etmektedir. Bu dönemde A. K. M. Fazlur Rahman Munşi, Doktor Osman Goni (1935-…), Mevlâna Mohiuddin Şami, Hafız Müniruddin Ahmed, Profesör Doktor Mujibur Rahman (1936-...), Profesör Golam Azam (1922-2012), Mevlâna Mohiuddin Han (1936-2016), Dr. Zohurul Hoque, 1926'da Mevlâna Abdus Şahid Nasim (1949-…), Mevlâna Delawar Hossain Sayedee (1940-…), Mustafa Zaman Abbasi (1936-…), Mevlâna Habibur Rahman, Mevlâna Muhammad Abdur Rahim (1918-1987)’in çevirileri hakkında değerlendirmeler yapılmıştır.Bu kitabın hem Türkiye hem de Bangladeş ilahiyat çalışmaları alanına özgün bir katkı sağlayacağına inanmaktayım. Bu çalışmayla Türkiye’deki ilahiyatilim insanları, Bengalce meal çalışmaları alanından oradaki ilahiyat ilim zihnine sınırlı bir alandan da olsa muttali olacaklardır.