100 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, eşitlik ve özgürlük ideallerine dayanan cumhuriyet rejimi ile bu idealleri kadınlar için talep eden cinsiyet eşitliği mücadelesini eşi görülmemiş bir biçimde bir araya getirdi. Osmanlı’nın son dönemlerinde kadın hareketinin etkileri belirgin bir biçimde görülmüşse de kadın haklarını resmî ve ulusal bir gündem olarak belirleyen Cumhuriyet düşüncesi olmuştur. Bir yönetim biçimi olarak cumhuriyetin felsefî temellerini atan Batı toplumlarında bile bulamayacağımız bu deneyim, şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti’nin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerinin bir eseriydi. Laiklik, akılcılık, eşitlik gibi ilkelerden ilham alan bu idealler sayesinde, başta Medeni Kanun olmak üzere pek çok reform, kadınların aile içindeki konumlarını iyileştirdi ve kadınlar, artan bir eğilimle kamusal yaşama katılmaya başladı. Atatürk, kadını ve erkeğiyle bilim, sanat, edebiyat, siyaset gibi her alanda düşünen, üreten, sorgulayan özgür yurttaşlardan müteşekkil bir vatan düşledi ve bunun için devrim niteliğinde adımlar attı. Peki bugün 100 yaşındaki Cumhuriyetimizde kadınlar açısından durum nedir? 100 yıl önceki reformlar bugünümüze neleri kattı ve katabilir? Geçmişin büyük adımlarının altındaki idealler bugünün koşullarına ve yeni mücadele alanlarına nasıl ilham olabilir? Kadınlar Cumhuriyet kazanımlarından istifade etmekle yetindikleri sürece, değişen dünyada özgürlük koşullarını ne kadar muhafaza edebilirler? Sinop Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan bu çalışma, işte bu sorulara cevap bulma gayesiyle ortaya çıkmıştır. Farklı disiplinlerden araştırmacıların çalışmalarıyla Cumhuriyetimizin 100. yılını yalnızca kutlamaya değil aynı zamanda idrak etmeye çağıran bu kitap; siyaset, ideoloji, tarih, edebiyat, sinema, çalışma yaşamı, afet yönetimi, sağlık gibi çok çeşitli alanlarda kadınların mücadelelerini, temsillerini ve sorunlarını ele almaktadır. Kitaptaki her bir bölüm, Cumhuriyetimizin kuruluşundan 100 yıl sonra, değişen yerel ve küresel koşulların kadınlar açısından yarattığı olumsuzluklara kadın duyarlı bir perspektifle ışık tutmakta ve çözüm önerileri sunmaktadır. Bir asır önce, yeni bir ulusun inşasında kadın özgürlüğünü temel bir değer olarak gören Cumhuriyeti kutlamak, onu nostaljik bir hatırada dondurmanın ötesine geçmekle mümkündür. Bu sebeple, Cumhuriyetin kadınlarına ve cinsiyet eşitliğini ilke edinen erkeklerine düşen, kadınların cinsiyetlerinden ötürü baskı, şiddet ve aşağılamaya maruz kalmadığı bir toplum hedefini sahiplenmektir. Temennimiz, kitabımızın bu amaçlar doğrultusunda atılacak adımlara katkı sunabilmesidir.