Edebiyatımızda unutulan ve edebî mahfiller karşısında kaybeden edibler için bir yazı dizisi hazırlamamı benden Adnan Özer istemişti. Bu yazı dizisinin ilgi görmesi üzerine de, yazdıklarımın dergi sayfalarında kaybolup gitmemesi amacıyla, dosyayı birkaç yayımevine önerdi. Aradan aylar geçtikten sonra, Türk Dil Kurumu’nun kurallarına uymamamın onları rahatsız ettiğini ve ancak aksanları kaldırarak dili yalınlaştırmam durumunda dosyayı değerlendirebileceklerini öğrendim. Oysa, Türk Dil Kurumu’nun değişiklikleri alfabemizin fonetikliğini ortadan kaldırdığı ve “kâr” ile “kar” kelimelerinde olduğu gibi sesleri değiştirdiğinden, benden istenileni kabûl etmem mümkün değildi. Alfabemiz fonetiktir. Bu nedenle diğer bazı dillerden daha kolay ve daha gerçekçidir. Ama kelimelerden aksanı kaldırdığımızda, o kelimenin mânâsı değişerek kargaşaya neden olmaktadır. Bu nedenle de okurun aksan kullanımındaki hassasiyetime değer vereceğine emînim. “Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler” dosyasını çektiğimin ertesi günü beni Şaban Özdemir aradı. Yayımcı ile benim aramdaki Türk Dil Kurumu’nun kuralları yüzünden çıkan sorunu bir şekilde duymuş ve izin verirsem dosyayı Ötüken Neşriyât’a önermek istediğini söyledi. Adnan Özer kadar Şaban Özdemir’in de yazı dizimin kitâblaşmasını çok istediğini biliyordum. Dosyanın Ötüken Neşriyât’taki mâcerâsı da böylece Şaban Özdemir ile başladı. Ötüken Neşriyât’taki Göktürk Ömer Çakır ve Oğuzhan Murat Öztürk kardeşlerim gerçekten çok farklı editörlerdi. Yazarın dünya görüşüne, emeğine ve kurallarına saygı duydukları gibi, herhangi bir dayatmada da bulunmuyorlardı. Beni o iki güzel insanla tanıştırdığı için Şaban Özdemir’e minnetdârım. Dosyanın son okumasını sevgili kardeşim Şaban Özdemir üstlendi. Hatâlarımı veya gereksiz bölümleri hemen gördü, onları düzeltti. Bu nedenle Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler benim kadar Şaban’ındır. Emeği pek büyüktür. Ona, Adnan Özer’e, Göktürk Ömer Çakır’a, Oğuzhan Murat Öztürk’e ve Ötüken Neşriyât’a ne kadar teşekkür etsem, azdır. Ayrıca kitapta kullanılacak görsellerin temininde yardımlarını esirgemeyen Yahya Erdem ve M. Kayahan Özgül’e teşekkür ederim. Bir husûsu daha belirteyim: Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler diğer ciltleriyle devâm edecek. Çünkü, araştırmalarım sonucunda çok fazla “unutulan” isim ortaya çıktı. Bu yüzden de hepsini tek bir ciltte toplamak mümkün değildi. Çalışmamızdaki bazı isimler ve eserleri edebiyat araştırmalarında hiç geçmiyor. Geçenlerden çoğununsa kaynak eserlerdeki biyografileri hatâlıdır. Beni üzense, hiç araştırma yapılmadan onlar hakkındaki aynı hatâların yüksek lisans ve doktora tezlerinde dahi sürdürülmesi oldu. Bir de dönemin edebiyat seçkinlerinin, bilgi sâhibi olmadan fikir sâhibi olmaları veya “ideolojik” nedenlerle kimi isimleri ötekileştirmeleri durumu bahis konusu. Pek çok kıymetimizin bu suretle edebiyatımızın dışında bırakıldıkları da acı bir hakikattır. Bu yüzden, Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler tamanlandığında, okurlar için bir kaynak eser olacağına inanıyorum. Keyifli okumalar dileğiyle...