Mâverâünnehir coğrafyası, Hanefî mezhebinin önemli bir merkezi haline gelerek, bu bölgeden çıkan pek çok önemli Hanefî fakihinin yetişmesine vesile olmuştur. Bu başarı, bireysel çabaların ötesinde, birçok âlimin bir araya gelerek sergilediği kolektif gayretlerin bir ürünüdür. Zira eserleri günümüze kadar ulaşmış ve mezhebin temel kaynakları arasında yer alan fakihlerin hoca talebe ilişkisi incelendiğinde bunların bir ilmi silsilenin halkaları konumunda olduğu görülmektedir. Başka bir ifadeyle Hanefî mezhebinin kurucu imamlarının talebelerinin bir kısmı Orta Asya bölgesine dağılmış ve bu coğrafyada önemli talebeler yetiştirmiştir. Daha sonra bu talebeler hoca olarak yeni talebeler yetiştirtirmiş ve bu ilmi faaliyet nesilden nesle gelişerek devam etmiştir. Orta Asya’daki Hanefî fakihlerinden birisi de Muhammed b. Fadl’dır. Özellikle Orta Asya Hanefî fakihleri tarafından kaleme alınan fürû-i fıkıh kitaplarında Muhammed b. Fadl’a sıkça atıf yapılmaktadır. Bunun yanında söz konusu eserlerde Muhammed b. Fadl hakkında çokça övgü ifadeleri kullanılmaktadır. Bu çalışmanın yapılması düşüncesi söz konusu eserlerin muhtelif konular ile ilgili incelenmesi sırasında meydanagelmiştir. Muhammed b. Fadl’ın fıkhî görüşleri hakkında başlangıçta makale formatında daha kısa bir çalışma düşünülmüşken, hacmin artması neticesinde bu konuda kitap yazılmasının daha uygun olacağına karar verilmiştir. Hanefî fürû kaynaklarında yer alan Muhammed b. Fadl’ın fıkhî görüşlerinin bütüncül olarak incelenmesi aşamasında onun fıkıh anlayışında birkaç temel unsurun yer aldığı görülmüştür. Bunlar ihtiyat, kıyas ve istihsan olarak ifade edilebilir. Muhammed b. Fadl özellikle ibadetler alanında görüş bildirirken daha çok ihtiyatlı olanı tercih etmektedir. Muhammed b. Fadl’ın fıkhî görüşlerinde dikkat çeken hususlardan birisinin mezhep içerisindeki kıyas yani genel kurallar ve yerleşik uygulamalar olduğu söylenebilir. Şöyle ki kendisine yöneltilen sorulara mümkünse mezhep içerisindeki rivâyetlere veya Ebû Hanîfe’nin kıyasına göre cevap verdiği nakledilmiştir. Bu durum onun fıkıh anlayışında Hanefî sistemi içerisinde kalmaya gayret ettiğini göstermektedir. Muhammed b. Fadl’ın fıkıh anlayışındaki diğer bir unsur da istihsândır. İstihsân özel bir delil sebebiyle kıyasa aykırı hüküm vermektir. Bu açıdan bakıldığında istihsân fıkhın dinamik kalmasını sağlayan temel bir istidlâl yöntemidir. Muhammed b. Fadl’ın özellikle örf ve zaruret sebebiyle istihsâna sıkça başvurduğu görülmektedir. Dolayısıyla Muhammed b. Fadl fıkhın dinamizmini oldukça iyi bir şekilde sağlamaktadır. Muhammed b. Fadl’ın kıyas ve istihsânı sıkça kullanması dikkate alındığında onun Hanefî sisteminden kopmadan söz konusu dinamizmi sağladığı ya da en azından buna gayret ettiği söylenebilir. Zira güncel konularda belli bir disiplin çerçevesinde hareket edilmemesi sistemden kopmayı doğuracaktır. İşte bu hususlar Muhammed b. Fadl’ın görüşlerinin müstakil bir kitap halinde çalışılmasının temel sâikleridir. Son olarak fıkhın zenginleşerek ve derinleşerek günümüze ulaşmasını sağlayan bütün fakihlere ve çalışmanın konusu olan Muhammed b. Fadl’a Allah’tan rahmet dilerim. Çalışmanın gün yüzüne çıkması için yoğun meşguliyetlerinin arasında bu eserin son okumasını yapıp değerli tavsiyelerde bulunan Doç. Dr. Fatih Orhan’a, Doç. Dr. Mustafa Hayta’ya, Doç. Dr. Ömer Korkmaz’a ve Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Sizgen’e şükranlarımı sunarım. Ayrıca çalışma sebebiyle kendileriyle yeterince vakit geçiremediğim kızlarım Ayşe Sare ve Fatma Bilge tarafından mâzur görülmeyi umuyorum. Ve tabi ki çalışma boyunca “hayat müşterektir” mottosundan hiç faydalanamayan ve bütün sorumluluğu üstüne alan kıymetli refika-i hayatım Begüm Havva’ya ayrıca müteşekkirim. Adana-2023 .