Darbe ve muhtıra kavramları hatta internet kullanımının yaygınlaşmasından sonra e-muhtıra kavramını da sıkça duyan Türk Milleti en son 15 Temmuz darbe girişimi/kalkışma olayını da yaşamıştır. Darbe ve muhtıralar sürecinde bu girişimi yapacak kişiler ve grupların ilk ortaya attıkları ve arkasına saklandıkları kavramlar arasında “demokrasi ve özgürlük” kavramları yer alır. Aslına bakıldığında her darbe ve muhtıra sürecinden sonra başta temel insan hakları olmak üzere özelde “demokrasi ve özgürlükler” en çok zararı görür. Ancak her olaya bir bahane, kılıf ve dayanak gerektiği için hiç kimsenin karşı çıkamayacağı temel değerleri öne sürerek yapılan veya yapılmaya kalkışılan bu olaylar Türkiye’yi hiçbir zaman ileriye götürmemiştir tam aksine hem maddi hem de manevi tahribatlara yol açmıştır. Demokrasi ve özgürlük felsefesini aldığımız iddia edilen batı dünyasına bakıldığında darbe ve darbeye kalkışma olaylarını görmek zordur. Bu ülkelerde 19. Yüzyıldan itibaren işçi eylemleri başta olmak üzere daha ziyade sosyal ve ekonomik hakları savunan eylemler karşımıza çıkarken Türkiye’de askeri müdahaleler ve farklı görüşteki insanların çatışmaları karşımıza çıkmaktadır. Büyük çaplı eylemler veya
olaylar çıkarılacaksa geniş kitleleri harekete geçirmek şarttır. Bunun için insanların değerleri üzerinden yapılan eylem ve söylemler çatışma çıkarmaya daha elverişlidir. Çünkü demokrasi bilinci ve kültürü tam oturmamış toplumlarda ideolojik yapılanmalar insanların değerleri çerçevesinde şekillenir. Türkiye’deki ideolojik yapılanmalara bakıldığında da hemen hemen her ideolojik hareketin arkasında bir bahçe vardır. Atatürkçülük, Kemalizm, Milliyetçilik (Türkçülük- Kürtçülük vd.), İslam (Laik- Antilaik, Alevilik, Sünnilik, Gayrimüslimlik, Ateizim, Deizm vd.), gibi en sık duyduğumuz ya bendensin ya ötekisin denilen söylemleri yıllardır duyduk. Sonuç ne oldu? Uzlaşma kültüründen kopuk, çatışmaya ve ötekileşmeye müsait insanlar özellikle gençlik yetiştirdik. Bu temel ayrıştırma argumanları ülkemizde varken, işçi ve emekçi eylemleri, demokrasi ve insan hakları eylemleri gibi her kesimi ilgilendiren konularda ortak hareket gerçekleştirilemez. Ya şucunun sendikası ya bucunun sendikası ya onların adamı ya bunların adamı vb. ayrıştırmalarla “O’cu, Bu’cu” doluverir meydan. Bazen haklıya haklısın bile denmesine izin verilmez. Sorsanız herkes şikâyetçidir ama…Ayrıştırılmış; birbirine kinleştirilmiş, ötekileştirilmiş insanların bir arada yaşamaya çalıştığı toplumlarda en ufak kıvılcım büyük acılara yol açan yangınlara çabuk dönüşebilmektedir. Değerler üzerinden ideolojk parçalanmışlıklarla yetişen gençler toplumu karıştırmada, kaos oluşturmada, çatışma ortamı hazırlamada yönlendirilmeye müsait ilk hedef kitledir. Osmanlıdan günümüze öğrenci olaylarına bakıldığı zaman görülür ki ülke eğitiminin daha iyiye gitmesi için istekler ve talepler yerine; mevcut düzeni yıkmak veya birilerinin projelerine zemin hazırlamak için gençlik eylemleri genellikle istismar edilmiştir.