İnsanlar arasındaki haber alma ve iletme süreçleri, insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar, doğuştan sahip oldukları özellikler ve hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları etkileşim, iletişim ve güvenlik nedenleriyle sürekli haberleşme içinde olmuştur. Hem kendi toplumları içinde hem de çevredeki toplum ve devletlerle etkileşerek çeşitli haberleşme yöntemleri geliştirmişlerdir. İlkel toplumlardan modern toplumlara kadar, tüm insanlık tarihi bu konuda birçok örnekle doludur. Güvenilir, hızlı ve anlaşılır bir haberleşme sistemine sahip olan toplumlar, varlıklarını sürdürebilmiş ve ilerleme kaydetmişlerdir. Buna karşılık, haberleşme alanında zayıf kalan toplumlar uzun süre varlıklarını sürdürememişlerdir. Bu nedenle haberleşme, kültür ve medeniyetin en temel unsurlarından biri olarak görülmektedir. Haberleşme ve iletişimin tarihi, insanlığın göçebe yaşamdan yerleşik düzene geçişiyle başlar ve günümüze kadar uzanır. Coğrafi koşullar ve mesafeler nedeniyle insanlar, başlangıçta ateş, duman, aynayla ışık yansıtma, davul ve tamtam gibi yöntemlerle iletişim kurmuşlardır. Zamanla güvercin, yaya ve atlı postacılar gibi yöntemler geliştirerek daha etkili posta ve haberleşme sistemleri oluşturmuşlardır. Sümerlerde kil tabletler üzerine yazılan mektuplarla başlayan posta sistemi, Babil döneminde Kral Hammurabi’nin yabancı devlet yöneticilerine gönderdiği mektuplarla stratejik önem kazanmıştır. Asurlular ticari mektuplar kullanmış, Helen döneminde ise kölelerin kafalarına yazı yazılarak mesajlar iletilmiştir. Düzenli posta teşkilatı, Pers İmparatorluğu döneminde, yeni yollar ve “Çaparhane” adı verilen konaklama tesisleri inşa edilerek kurulmuş, bu sistem Yunanlılar tarafından benimsenmiş ve Büyük İskender ile Roma İmparatorluğu dönemine kadar devam etmiştir. Türk tarihinde, posta ve haberleşme için çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Büyük Hun İmparatorluğu'ndan Osmanlı İmparatorluğu'na kadar, gündüzleri bayrak, geceleri davul ve borularla askeri haberleşme yapılmış, “karguy” adı verilen ateş kuleleri kullanılmıştır. Türk ulakları, hızlı atlarıyla mektuplar ve davetiyeler taşımıştır. Hz. Peygamber’in hayatında iletişimsiz anlar neredeyse yoktur. O, etkili iletişimi ustalıkla kullanmış, muhatabının yaşını, zekâsını ve duygularını dikkate alarak iletişim kurmuştur. İslam dininin temellerini atarken ve insanlara insanca yaşamayı öğretirken, bir iletişim uzmanının hassasiyetiyle hareket etmiştir. Hz. Peygamber’in iletişim stratejileri, insanları ona yaklaştırmış ve söylediklerine olan ilgiyi artırmıştır. Davranışlarıyla da toplumuna örnek olmuştur. Sadece Müslümanları değil, farklı dine mensup insanları da önemsemiş ve onlarla da saygılı ve özenli bir iletişim kurmuştur. İslam tarihinde, posta ve haberleşme sistemi “Berîd” olarak bilinir. Hz. Muhammed döneminde var olan bu sistem, Halife Hz. Ömer zamanında resmi olarak kurulmuş, Emevîler ve Abbâsîler döneminde güçlenmiştir. Hz. Muhammed’in yabancı devlet adamlarına İslam'a davet amacıyla gönderdiği mektuplar, dönemin önemli belgeleridir. Memlük ve Eyyubiler döneminde güvercinle haberleşme, Selçuklular döneminde ise güvercinler, ulak, çapar ve peyk adlı posta görevlileri ile berîd teşkilatı kullanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda ise gelişmiş bir posta ve haberleşme ağı bulunmaktaydı. Yaptığımız bu çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; İlk ve Orta Çağ’da kurulan devletler ile kullandıkları haberleşme ve iletişim sistemleri ile Araplarda haberleşme ve iletişimde uyguladıkları sistem detaylı bir şekilde ele alınmış, ikinci bölümde; İslam’da haberleşme ve iletişimin önemi ve kuralları, üçüncü bölümde Hz. Peygamber ve dört halife döneminde haberleşme ve iletişim sistemi, dördüncü bölümde Asr-ısaadet sonrası haberleşme ve iletişim sistemleri konu edilmiştir.