Orta Çağ İslâm Felsefesinde tartışılan en önemli meselelerden biri âlemin kıdemi meselesidir. Bu meselenin önemi çok geniş bir alanla bağlantısından gelmektedir. Bu bağlantının ilk basamağını şüphesiz Tanrı’nın varlığı oluşturur. Çünkü âlemin ilk kaynağı,mebdei Tanrı’dır. Âlemin Tanrı’dan geldiği hem Kelâmcıların hem de filozofların ortak kabulüdür. Problemin yegâne kaynağı bu oluşun bir başlangıca sahip olup olmamasıdır. İbn Rüşd’ün anlatımıyla her ne kadar Kelâmcılar ve filozofların tartışmaları bir bardak suda fırtınalar koparmaktan ibaret gibi gözükse de meselenin özü kendisinin de geniş bir şekilde anlattığı gibi çok önemlidir. Meseleye hangi açıdan bakılırsa bakılsın mutlak olarak bir şekilde Tanrı ile bağlantısı ortaya çıkmaktadır. Eğer âlem ezelî ise Tanrı’nın ezelîlik vasfını alacak, ezelîlikte Tanrı ile ortak olacaktır. Aksine eğer âlem hâdis ise Tanrı’nın irâdesinde kararsızlık ortaya çıkacak, dolayısıyla irâdesi başka varlığa bağlı olan Tanrı’nın Tanrılık vasfı zedelenecektir. Âlem malûl ise ilk illet yine Tanrı’dır. Mümkün ise ona bu imkânı sağlayacak olan yine Tanrı olacaktır. Âlemin hareketli, oluş bozuluşa tabi, değişimikabul edici olması durumunda yine ilk hareket ettirici Tanrı olacaktır. Dolayısıyla hangi argümanı alırsanız alın sonuçta Tanrı’ya ulaşırsınız. İşte meselenin özünü bu kadar önemli kılan şey aslında Tanrı’nın bizzât kendisidir. Bu bakımdan Kelâmcıların da felâsifenin de bu tartışmalardaki amacının Tanrı’nın yüceliğinikorumak olduğu görülür. Bahsedilen dönemde İslâm düşüncesinde metafizik konularda birçok temel meselede, düşüncenin yönünü Fârâbî, İbn Sînâ, Gazâlî, ve İbn Rüşd’ün çalışmaları belirlemiştir. Bu filozofların düşünceleri, İslâm düşüncesinin şekillenmesi ve sistemleşmesinde büyük bir rol oynamış, sonraki asırlarda da birçok düşünürü derinden etkilemiş, birçok düşünür üzerinde derin iz bırakmıştır. İslâm düşüncesinde tartışılan meselelerin çoğu hem kelâmda hem de İslâm felsefesinde ortak meseleler olarak ele alınmaktadır. Bu önemli meselelerden bir tanesi de kelâmcıların ve filozofların şiddetli tartışmalarına konu olan ‘âlemin kıdemi’ meselesidir. İslâm filozofları âlemin kıdemi üzerinde ısrarla dururken,Kelâmcılar ise âlemin hudûsu konusunda ısrar etmektedirler. İslâm düşünce tarihi boyunca devam ettiği görülen bu tartışmanın hâlâ ilk günkü sıcak gündemini koruduğu görülmektedir. Konunun önemine binâen bu çalışmamızda İslâm düşünce tarihinin en temel meselelerinden biri olan âlemin kıdemi meselesini İslâm filozoflarından Fârâbî, İbn Sînâ, Gazâlî ve İbn Rüşd’ün düşünceleri bağlamında ele aldık. Araştırmamız, önsöz, giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde araştırmamızın önemi, problemleri, kaynakları ve bu kaynakların önemini anlattık. Yine bu bölümde konunun hangi tartışma ekseninde ele alındığını, tartışmanın odağının nelerden oluştuğunu, bu konuyla ilgili temel meselenin ne olduğunu açıklamaya çalıştık. Birinci bölümde varlık ve âlem genel başlığı altında varlık, âlem, kıdem ve hudûs kavramlarının anlamları ile filozofların bu konudaki düşünceleri üzerinde genel olarak durduk. Ayrıca varlığın kadîm veya hâdis oluşunun hangi kriterlere göre belirlendiğini açıkladık. İkinci bölümde Antikçağ filozoflarına göre âlemin kıdemi meselesi, Kelâmcıların âlemin hudûsuna ilişkin temel argümanları olan yaradılış teorisi (creation ex nihilo) kapsamında yaratıcının tabiatı, âlemin tabiatı, sebepliliğin inkârı ile İslâm filozoflarının âlemin kıdemine ilişkin temel argümanları olan Tanrı'nın varlığı, illiyet nazariyesi, sudûr nazariyesi, varlık, imkân, zaman, hareket – sükûn, felekler ve boşluk konularını araştırdık. Üçüncü ve son bölüm, araştırmamızın temel konusunu oluşturmaktadır. Bu bölümde Fârâbî, İbn Sînâ, Gazâlî ve İbn Rüşd'e göre âlemin kıdemi meselesini ayrıntılı şekilde ele aldık. Filozofların konuyla ilgili görüşlerini tartışmanın seyrine uygun şekilde müstakil ya da karşılaştırmalı olarak tespit etmeye çalıştık. Bu bölümde ele aldığımız diğer bir mesele de en az âlemin kıdemi kadar önemli bir mesele olan âlemin ebedîliği meselesidir. Âlemin ebedîliği meselesini de söz konusu filozof ve kelâmcıların argümanları bağlamında sunmaya çalıştık. Kanaatimizce İslâm felsefesinin ve genel anlamda felsefenin en temel ve en önemli meselesi âlemin kıdemi meselesidir. Bu önemli meseleyi böylesine geniş bir perspektiften ele almanın zorluklarının elbette farkındayız. Ancak konuyla ilgili kadîm düşünce, kelâmi düşünce ile özellikle çalışmamızın temel konusunuteşkil eden filozofların argümanları birbiriyle birçok yönden bağlı olduğu için bütünsel olarak ele almak gerektiğine inanıyoruz. Bu çalışma, meselenin daha anlaşılır hale gelmesini amaçlamaktadır. Bu önemli konunun araştırılmasında bana önerilerde bulunan ve araştırma boyunca hiçbir konuda yardım ve desteklerini esirgemeyen Prof. Dr. Müfit Selim Saruhan hocama teşekkür ederim. Her zaman kendilerinden yararlandığım Prof. Dr. İbrahim Maraş ve Prof. Dr. Gürbüz Deniz hocalarıma teşekkür ederim. Ayrıca eserin daha iyi hale gelmesinde eleştiri ve önerileri ile katkı sunan Prof. Dr. Kemal Sözen, Prof. Dr. Yaşar Aydınlı, Prof. Dr. Atilla Arkan, Prof. Dr. Tahir Uluç ve Prof. Dr. Şamil Öçal hocalarıma şükranlarımı sunarım. Son olarak büyük bir emekle eseri baştan sona okuyarak hataların düzeltilmesini ve baştan sona tekrar gözden geçirilmesini sağlayan kadîm dostum, arkadaşım Dr. Öğr. Üyesi Ata Demir’e teşekkür ederim. Ahmet BOZYİĞİT 19. 02. 2024 .