İbn Mücahid’in (ö. 324/936) kıraatleri yedi ile sınırlamasından sonraki süreçte -her ne kadar farklı kıraatlere dair eserler yazılsa da- kıraat tedrisatı genel olarak yedi kıraat üzerinden ilerlemiştir. İbn Mücahid’in temellerini attığı yedi kıraat ekolünü en iyi temsil eden ve kaleme alındıkları günden itibaren kıraat alanında baskın bir rol üstlenen eserler arasında Ebu Amr ed-Dani’nin (ö. 444/1053) et-Teysir’i ve onu nazma döken İmam Şatibi’nin (ö. 590/1194) Hizrü’l-emani’si öne çıkmaktadır. Yazılışlarından bu yana, bu iki eserin etkileri kıraat alanında geniş çapta hissedilmiştir. Bu nedenle, her iki eser hakkında ciddi bir literatür oluşmuştur ve bu çalışmada da zikri geçen literatürden yararlanılmıştır. Ancak, mevcut literatürde bazı önemli soruların ya hiç ele alınmadığı ya da yalnızca yüzeysel bir şekilde tartışıldığı dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, aşağıdaki sorulara cevaplar arayarak alandaki eksikliklerin giderilmesi hedeflenmiştir. İlgili sorular şunlardır: Hizrü’l-emani et-Teysir’in salt manzum hali olarak mı algılanmalıdır? Şatibi’nin Hizrü’l-emani’de et-Teysir’e eklemeler yapması ve bu eserdeki bazı vecihleri seçmesinin uygulamadaki etkileri nelerdir? Hizrü’l-emani üzerine kaleme alınan tahrirat eserlerinin temel farklılıkları nelerdir? Kıraat-i seb’a tedrisatında neden Hizrü’l-emani tercih edilmiştir? Hizrü’l-emani, Osmanlı’nın son dönemlerinde neden müfredatta yer almamıştır? Bu durum, günümüz kıraat tedrisatına nasıl yansımıştır? Bu bağlamda birinci bölümde, didaktik şiirin ortaya çıkış serüvenine ve manzum eserlerin ezberlenmesinin temel avantajlarına değinilmiş ve kıraat ilmi tedrisatında öne çıkan nazımlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Söz konusu nazımlar ele alınırken İmam Şatibi’nin kaleme aldığı eserler de detaylı bir şekilde değerlendirilmiş; onun eserlerinin kıraat ilmine katkısı ve kendinden sonraki literatüre etkisi incelenmiştir. İkinci bölümde Şatibi’nin hayatı ayrıntılı bir şekilde ele alınmış, ancak eserlerine kısaca değinilmiştir. Üçüncü bölümde kitabın ana konusu olan Hizrü’l-emani’nin metodolojik analizi yapılmış, dördüncü bölümde ise eserin içeriği incelenmiştir. Bu bölümde, Şatibi’nin Hizrü’l-emani’yi telif ederken temel kaynak olarak kabul ettiği et-Teysir’e yaptığı eklemelere de yer yer değinilmiş ve bu eklemelerin pratiğe yansımaları irdelenmiştir. Beşinci bölümde ise Hizrü’l-emani üzerine yazılan mensur ve manzum tahrirat çalışmalarına yer verilmiştir. Bu bölümde, ayrıca tahrirat çalışması kaleme alan âlimlerin Hizrü’l-emani’den aktarılan iki örnek bağlamında kullandıkları yöntemler tespit edilmiştir. Türkiye’de tahrirat hakkında akademik anlamda yapılan çalışmaların oldukça sınırlı olması sebebiyle, bu başlık altında yer alan değerlendirmelerin konuyla ilgili daha sonraki çalışmalara katkı sağlaması hedeflenmiştir. Son bölümde ise Hizrü’l-emani’nin kıraat-i seb’a tedrisatında yazılmış diğer eserlere göre ön planda olmasının temel sebepleri incelenmiş ve günümüz Türkiye’sindeki durumu ele alınmıştır. Ayrıca ifade etmek gerekir ki esas itibariyle üç bölümden oluşan tezin, kitap çalışmamızda altı bölüm olarak tasarlanmasının arkasında okuyucunun meseleleri parça parça ele alması fikri yatmaktadır. Kitapta, Arapça eser ve yazar isimleri ile kıraat terimlerinin tamamında transkripsiyon kullanılmıştır. Ayrıca, transkripsiyon ile yazılan kıraat terimleri ve eserler italik olarak gösterilmiştir. Dipnotlar ve kaynakça, “İsnad Atıf Sistemi”nin 2. versiyonuna dayanarak hazırlanmıştır. Okuyucuların Hizrü’l-emani’den aktarılan beytlere kolayca ulaşabilmesi için, sayfa numarasının yanında beyt numarası da verilmiştir. Bu düzenlemelerin temel amacı, metindeki kaynaklara daha kolay erişim sağlamak ve okuyucunun içerikle daha etkili bir şekilde etkileşimde bulunmasını sağlamaktır. Gayret bizden, tevfik Allah’tandır.