Her çağın kendine özgü sosyal, kültürel, siyasi, iktisadi ve dinî sorunları olmuştur. Bu sorunlar karşısında bilim insanları ve düşünürleri, “Ne yapalım kader böyleymiş, başa gelen çekilir!” düşüncesiyle yan gelip yatmamış, her bir soruna imkânları ölçüsünde çözüm aramışlardır. Ne var ki onların çözüm önerilerinden bazıları başarılı olurken bazıları kısmen başarılı olmuş; bazıları ise başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Günümüzde de benzer bir durum söz konusudur ve toplumumuz, mazide olduğu gibi birçok sosyal, kültürel, siyasi ve dinî problemlerle karşı karşıyadır. Pek tabii olarak bilim insanlarımız ve düşünürlerimiz de tıpkı mazide olduğu gibi bu sorunlarla ilgili çözüm arayışları içinde olmuşlar ve olmaya da devam etmektedirler. Bunlar arasında özellikle din ile ilgili olan veya ilişkilendirilen güncel sorunlar ve bu sorunlarla ilgili çözüm önerilerinin daha çok dikkat çektiği görülmektedir. Zira din, hayatın sadece belli alanlarına değil, bütününe seslenmekte, dolayısıyla toplumun her kesimini bir şekilde ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Nitekim dinin insan ve toplum üzerindeki etkisi zamana ve mekâna göre azalıp çoğalsa da varlığından fazla bir şey kaybetmemektedir. Daha açık bir ifadeyle din, insan ve toplum hayatındaki varlığını her zaman ve mekânda korumuş ve korumaya da devam etmektedir. Zira toplum hayatında, inansın ya da inanmasın bir şekilde insanların din ile ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenledir ki bilim insanları ve düşünürler haricinde de pek çok insanın, yaşanan dinî hayatla ilgili -bilgi ve belgeye dayansın veya dayanmasın- bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettiği, dolayısıyla söylenen sözler ve ileri sürülen gö-10 | KUR’AN ve GÜNCEL DİNÎ MESELELERİMİZ rüşlerden bir kısmının kafa karışıklıklarına sebep olduğu da bilinmektedir. Böyle bir ortamda, yıllarını “Kur’an’ı anlama” ya hasretmiş bir bilim insanı olarak güncel dinî meselelere dair düşünceler ve görüşlerimi yazarak toplumla paylaşmak istememden daha tabii bir şey olamazdı. Zira ilmî ve vicdani sorumluluğum, akademik çalışmalarımla birlikte söz konusu güncel dinî meselelere Kur’an perspektifinden bakıp düşünce üretmeyi ve çözüm önerilerinde bulunmayı da gerektiriyordu. Bu düşünceden hareketle güncel dinî meselelere dair bir kitap yazmaya karar vermiş ve üzerinde çalışmaya da başlamıştım. Bu projem henüz tasarı hâlinde olgunlaşmayı beklerken, değerli meslektaşım Ali Rıza Demircan, bir görüşmemizde bana “Mir’ât Haber” adında bir site kurduğunu söylemiş ve bu sitede alanımla ilgili dinî yazılar yazmamı da önermişti. Onun bu nazik teklifini ben de kabul etmiştim. Bu sayede güncel meselelerimize dair tespit edeceğim formatta Kur’an merkezli yazılar yazacak, böylece söz konusu projemi daha kolay gerçekleştirme imkânı bulacaktım. Nitekim düşündüğüm gibi de oldu. Sonuçta belli aralıklarla da olsa bu sitede otuzdan fazla makalem yayımlandı ve bir kitap olacak hacme ulaştı. Dolayısıyla da Kur’an ve Güncel Dinî Meselelerimiz isimli bu kitap, böyle bir düşünce ve çabanın ürünü olarak ortaya çıkmış oldu. Bu vesileyle değerli meslektaşım Ali Rıza Demircan’a kitabın oluşmasına sağladığı katkı için teşekkür ediyorum. Ayrıca kitabın basımında gösterdikleri kolaylık için Tuncer Namlı, Hüseyin Nazlıaydın ve Fecr Yayınları’nın tüm çalışanlarına en içten şükranlarımı sunuyorum.