Geometrinin temeli ölçü, aritmetiğin temeli sayıdır.Matematiğin çalışma alanı şekiller, sayılar ve bunların arasındaki ilişkilerdir. Ölçme ve saymayı kullanan her insan bir ölçüde matematikçidir. Sanatçıların yaptığı, üç boyutlu bir objenin boyutlarının, belirli bir ölçüde küçültülerek iki boyutlu resmini elde etmek ve objenin bir modelini elde edip onun üzerinde işlem yapmaktır. Bu olaya matematiksel modelleme denir. Bir marangoz yapacağı bir masanın görüntüsünü resmeder, mimar yapacağı bir binanın üç boyutlu küçültülmüş hâlini maket olarak kullanır, ancak içinin krokisini çıkartarak alıcılara bilgi verir. Terzi dikeceği bir elbisenin kaba hâlini bir manken üzerinde veya müşteri üzerinde prova eder. Besteci şarkıyı müzik aletinde oluşturur ve onu notaya döker. Harita mühendisi bölgenin ölçülerini belli bir ölçekte küçülterek haritasını elde eder. Millî bayramlarda kamu binalarında asılan Atatürk portreleri, fotoğrafların belli oranda büyütülmesi ile elde edilen resimlerdir. Kısacası yukarıda bahsettiğimiz tüm işlemler, şekiller ile sayılar arasında oluşturduğumuz oran sonucunda elde edilmektedir ve sanatta matematiğin kullanımı da tamamen budur.Mimarın, heykeltraşın, ressamın, müzisyenin oluşturduğu eserlerde en önemli unsur estetiktir. Sanatın bu dallarında güzelliği sağlayan ölçüye “altın oran” denir. Altın orana yaratıcının ölçüsü diyoruz.Doğada mevcut olan bu ölçüyü insanlar keşfetmiş ve icra ettikleri sanatlarda kullanmışlardır. Doğada estetiği ve güzelliği sağlayan bir diğer özellik simetridir. Dekoratörlerin en çok kullanıldığı özellik simetridir. İnsan vücudunun en önemli özelliklerinden biri desimetridir.Bir binayı yapana, bir heykeli veya resmi meydana getirene, bir elbiseyi dikene, bir şarkıyı besteleyene sanatkâr diyoruz. O hâlde bu evreni yaratan işleten yüce bir sanatkâr vardır ve yarattıklarında bizim keşfettiğimiz ölçüler en hassa şekilde mevcuttur. On beşmilyar yıl önce yaratılan bu evrende; Güneş, yıldızlar, galaksiler arasında öyle hassas bir denge sağlamıştır ki evrenin işleyişi kusursuz bir biçimde sürmektedir. Sonsuz küçük bir parçacık (Tanrı parçacığı) patlayarak evrenin oluşması gibi, döllenen bir hücrede insanı (bütün canlıları) meydana getirmiştir. O nedenle bir insanınvücudu da bir evrendir ve bu evrende de kavrayamayacağımız biçimde hassas bir ölçü vardır.Doğada sayısız örnekleri olan altın orana Johannes Kepler, kutsal oran ve orantıya “kutsal orantı” demiştir. Altın orana kutsal oran denmesinin nedeni bu ölçüye göre yaratılarak şekillenen tüm varlıkların çok büyük bir estetik ve güzelliğe sahip olmasıdır. Ayçiçeği bitkisinde, çam kozalaklarında, deniz kabuklularında, eğreti otlarında vs. gözlemlediğimiz zarafet nedeni altın oran ölçüsünde yaratılmalarındandır. İnsan vücudunun dış görünüşündeki kusursuzbir simetri ve altın oran mevcuttur. Bazı iç organlarımızda (örneğin akciğer böbrek gibi) bu ölçülerin varlığını görebiliriz.Galileo’nun “Tanrı kâinatın kitabını matematik dilinde yazmıştır.”sözü ile evrendeki matematiğe işaret etmekte, Gauss’un “Matematik bilimlerin kraliçesidir.” sözü ile de matematiğin diğer bilimlerle olan ilişkisini ifade etmektedir.Bu kitapta, içinde ölçmenin ve saymanın bulunduğu sanat dallarının bazılarında, matematiğin kullanıldığı örnekler sunulmaya çalışılmıştır.Matematiğe ilgi duyan ya da matematiğe uzak kalmış tüm okuyuculara yardımcı olması dileğiyle. Prof. Dr. Osman Altıntaş.