Bilim anlar, sanat iyileştirir… İnsan ruhunu anlamak hem sanatın hem de psikiyatrinin ortak amacıdır. Hekim adaylarının hastalarının yaşadıklarını sanatın evrenselliğiyle birleştirerek daha iyi anlamalarına yardımcı olmak için hazırlanan bu kitap, ruh sağlığına dair derin bir anlayış ve empati geliştirmeyi hedeflemektedir. İnsan ruhunun derinliklerine inerek bireylerin içsel deneyimlerini ve dışavurumlarını keşfetmede güçlü bir araç olan sanat, psikolojinin bilim dalına dönüştüğü 19. yüzyıla kadar ruhsal işleyişi ve hastalıklı hallerini anlamada da önemli bir işleve sahipti. Ruhbilim 19. yüzyıldan sonra bilimsel düşünce sistematiği içinde insan davranışlarını açıklama çabasına girişti. Ne var ki, benzer sorulara farklı yöntemlerle yanıt arasa da sanatın sunduklarından yararlanmayı ihmal etmedi. Bu iki disiplin, ruh-beden ilişkisindeki bütünlüğe benzer şekilde birbirine her zaman ihtiyaç duydu. Freud, insan gelişiminin önemli bir aşamasında yaşadığı çatışmayı anlamlandırmada Oeidipus trajedisinden yararlanmaktan kaçınmadı. Yunan mitolojisinde Persephone’nin yeraltı dünyasına inmesi, kayıptan doğan karamsarlığı ve depresyonu temsil eden bir mitolojik anlatım olarak insanoğlunun öl
üm ve kayıp üzerine sorgulamalarının özünü taşıdı bir yerde. Virginia Woolf “Mrs. Dalloway” adlı eserinde, karakterler arası etkileşimler ve içsel monologlar aracılığıyla melankoli ve çaresizlik duygularını işledi. Dostoyevski’nin “Karamazov Kardeşler” romanındaki Ivan Karamazov karakteri, varoluşsal çatışmaları derinden yansıttı. “Silver Linings Playbook” filminde bireylerin bağlamları ve davranışları üzerinden, iki uçlu duygudurum bozukluğunun zorlukları ve mücadeleleri sergilendi. Edward Munch “Çığlık” tablosunda, kaygı ve içsel huzursuzluğu güçlü bir şekilde ifade etti. Ruhsal bozukluklar, genellikle bireyin sosyal hayattaki işlevselliğini, duygusal sağlığını ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyen durumlardır. Bu bozuklukları tıbbi açıdan ele alarak tedavi etmek, hastalığın verdiği sıkıntı ve acıyı gidermeye yardımcı olmakta bilimsel bilgi sağlam bir zemin hazırlamaktadır. Bu bozukluğa sahip olan kişilerin sanat eserlerinde çok yönlü işleniyor olması ise insanı anlama yolunda anlayışımızı derinleştirmeye, insani bir bakış açısı kazanmamıza katkıda bulunmaktadır. Kitapta ele alınan her bir ruhsal hastalığın edebi, sinematik, sanatsal veya mitolojik bir bakış açısıyla tanıtılması, bu hastalığın insan deneyimiyle bağlantısını vurgulamayı amaçlamaktadır. Hastalığa temel olan durumun aslında evrimsel açıdan yaşamı ve türü korumada gördüğü işlev açıklanarak, ortaya çıkan sorunun bu işlevi aşırı ya da yetersiz kullanmaktan kaynaklandığı yönünde bir kavrayış geliştirme hedeflenmiştir. Daha sonra her bir hastalıkla ilgili klinik özellikler, tanı ölçütleri, etyoloji, epidemiyoloji, ayırıcı tanı, eş tanılar, tedavi yöntemleri ve somut bir olgu örneği sunularak sorunlu davranışa hekim olarak yaklaşmada kullanılacak temel bilgiler özetlenmiştir. Bu kitap, yalnızca tıp eğitimi alan öğrenciler için değil, ruh sağlığına ilgi duyan herkes için bir kaynak olmayı da amaçlamaktadır. Herkesin erişebileceği bir bilgi kaynağı sunarak, ruh sağlığına dair toplumsal farkındalığın artmasına katkıda bulunmayı umuyoruz.