28 yıl önce yoksullukla mücadele etmek amacıyla kurulmuş İnfak Yardım ve Dayanışma Vakfı’nın önce Mütevelli Heyeti Başkanlığı, 18 yıldan beri de Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmaktayım. Gerek bu süreçte gerekse yoksul bir çevrede dünyaya gelip ömür boyu zorluklarla boğuşan birisi olarak yaptığım işin dinî ve ahlaki boyutunu dile getirmek üzere fikrî bir çalışma yapmanın gerekli olduğu kanaatinden yola çıkarak bu kitabı kaleme aldım. Kitabı yayına hazırlarken yaptığım işin birbirini tamamlayan iki farklı boyutunun olduğunu fark ettim. Bunun yanında sosyal bir kavram olan İnfak, sadece teorik yönüyle değil pratik uygulanmasıyla tarih boyunca önemli görevler ifa etmiştir. Bir araştırma mahiyetinde olan bu kitapta, infakın bütün yönlerini göz önünde bulundurmam gerekiyordu. Bunların yanı sıra fiili bir uygulayıcı olarak bazı ilginç olaylara da şahitlik ettim. Okuyucunun ilgisini çekeceği düşüncesi ile dördüncü bir bölüm ilave etmemin uygun olacağını düşündüm. Bu nedenle çalışmamı dört bölüm halinde kaleme aldım. Bu bölümlerden ilkinde, yok etmeye çabaladığım yoksulluk, ikinci bölümde yoksulluğa çözüm olacağına inandığım kutsal kitabımızda 111 defa dile getirilen İnfak kavramı, üçüncü bölümde sosyal bir ibadet olan infak’ı, Hz. Muhammed (sav) ve önder ashabının nasıl anlayıp nasıl uyguladıklarına ilişkin bazı misaller, dördüncü bölümde ise kendi uygulamalarımdan bazılarını içeren misalleri ekleyerek kitabı tamamlamaya çalıştım. İnfak kurumunun insanlar için ne kadar gerekli bir müessese olduğunun daha iyi anlaşılması ve bu sosyal kurumun dinimizce neden düzenlendiğinin kavranması açısından yoksulluğun anlatılması gerekiyordu. Bu sebeple, kitabın yazımına oradan başlamak gerektiği kanaatine vardım. Ayrıca yoksulluğu doğuran sebepler ile toplumsal bir hastalık olan yoksulluğun çareleri üzerinde de bir şeyler yazmaya çalıştım. İnfak konusunu işlerken bazı bölümlerde tekrarlara düştüğümün farkındayım. Bu tekrarları, konunun daha iyi anlaşılması yönünden zorunlu bulduğumu belirtmek isterim. Kitabın yazılması sürecinde bu konuda yazılmış eser bulunup bulunmadığı hususunda kısa bir araştırma yaptım. Bazı akademisyenlerin özellikle Kur’an’da İnfak konulu araştırmaları olduğunu gördüm. Bu alanda yayın giderleri vakfımız tarafından finanse edilen ve Ayhan Kaya tarafından kaleme alınan Kur’an’a Göre İnfak konulu doktora tezi, rahmetli Prof. Dr. Nihat Temel hocanın buna benzer isimle yayınladığı kitap ile Hüseyin K. Ece’nin kaleme aldığı ve özellikle kitabın sistematiğinde çokça yararlandığım İnfak Bilinciisimli eserin yayınlandığını tespit ettim. Bu konuda 2013 yılında yine İnfak Yardım ve Dayanışma Vakfı’nın düzenlediği infak konulu sempozyumun kitapçık olarak yayınlandığını da ifade etmeliyim. Bu belge niteliğindeki kitapların yanında İnfak’ın Kur’an’da çok sayıda ayetle emredildiğini belirtmek gerekir. Kavram üzerinde çalışırken farklı bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu gördüm. Konu ile ilgili bazı çalışmaların ve araştırmaların olduğunu tespit etmeme rağmen halen İnfak konusunun çok bakir kaldığını ve çok sayıda uzman tarafından infakla ilgili araştırma yapılmasının zaruretine kanaat getirdim. Zekât konusu ilmihallere girecek kadar detaylı bir şekilde incelenmiş ama infak kavramı es geçilmiştir. Hâlbuki infak kavramı Kur’an’da zekâttan daha fazla yer almış ve hem Peygamberimiz hem de sahabe tarafından yaygın bir şekilde uygulanmıştır. Tarih içinde zekât kurumlaşıp devlet eliyle uygulamaya konurken infak adeta insanların bilincinden silinmeye çalışılmıştır. Hâlbuki Kur’an’da türevleri ile birlikte 111 defa veimanla birlikte zikredilmiş bir sosyal müessesedir infak. Hatta diyebiliriz ki bu kavram İslam toplumunun çimentosu mesabesinde olan sosyal bir kurumdur. Bu durumun farkına varan İbn-i Haldun, toplumsal çözülmenin sebepleri arasında infak bilincinin kaybını da bir neden olarak saymaktadır. Ona göre toplumsal çözülmenin sebepleri şunlardır: 1. Dayanışmanın yok olması 2. Üretimin zayıflaması 3. Tüketim çılgınlığı 4. Vergilerin artması 5. Adaletsizliğin yaygınlaşması 6. Umutların kırılması 7. Göçün hızlanması 8. İblisane gurur ve kibrin yaygınlaşması 9. Liyakatin dikkate alınmaması 10. Gösteriş, riyakârlık ve yalakalığın topluma hâkim olması. Bu sıralamadan da anlaşılacağı gibi toplumsal yıkımların birinci sebebi dayanışmanın yani infak bilincinin yok olmasıdır. İnfak bilincinin yeniden kazanılmasında bir katkı sağlaması umuduyla yaptığım bu çalışmadaki eksiklerimden, varsa hatalarımdan dolayı Rabbimin affına sığınırım. Ömer Faruk KÖSE .