Bilindiği gibi Türk boyları tarih boyunca dünyanın dört bir tarafına göç ettiler. Türkleri en fazla cezbeden bölgelerden biri, şüphesiz Karadeniz’in kuzeyi oldu. Nitekim Hunların batıya yönelmesiyle hız kazanan bu göçler on üçüncü yüzyıla kadar devam etti. Bu süreçte buraya gelen Türk boylarının çoğu kendi devletini kurduğu gibi bölge siyasetinde de önemli rol oynadı. Avrupa Hunları, Avarlar, Hazarlar, Bulgarlar, Peçenekler, Kıpçaklar, bölgeye hâkim olan ve bölgenin gerek siyasi gerekse de etnik haritasını yeniden yapılandıran boyların yalnızca bir kısmıdır. Buradaki Türk kavimlerinin büyük bir kısmı adlarını bugüne kadar muhafaza edemese de her biri başka bir etnik grubun oluşumunda yer aldı. Nitekim on üçüncü yüzyılın ilk yarısında Karadeniz’in kuzeyinin Türk-İslam Devleti olan Altın Orda’nın içerisinde yer almasıyla bölge ahalisi de Tatar olarak adlandırıldı. Kıpçaklar, İdil Bulgarları ve bölgedeki diğer Türk boyları, “Tatar” adı altında birleşmiş oldu. Bununla birlikte Tatar adı bu tarihten önce de var olduğu ve gerek Türkler gerekse Moğollar için kullanıldığı gibi daha sonraki tarihlerde de çok daha geniş kitleleri ifade etti. Örneğin Çarlık Rusyası’nda Türk halklarının çoğu, bir dönem Tatar olarak adlandırıldı. Bugün ise Tatar adı, Kazan ve Kırım Türkleri için kullanılmaktadır. Bu çalışma da daha çok Kazan Tatarlarının tarihi ve kültürüne dair daha önce farklı dergi ve kitaplarda yayımladığım makalelerden oluşmaktadır. 2007 yılında o tarihe kadar yazdığım ve tercüme ettiğim makaleleri bir araya getirerek Avrasya Fatihi Tatarlar adıyla yayımlamıştım (Kaknüs Yayınevi, İstanbul). Şimdi de 2007 sonrasında konuyla il gili kaleme aldığım makalelerin bir kısmını Türk Tatar Tarihi adıyla yaymlamaya karar verdim. Makaleler, birbirinden bağımsız olarak kaleme alınsa da bu kitapta yer alacak yazıları Tatar tarihini bir bütün olarak ortaya koyacak şekilde seçtim. Nitekim bu çalışma, Tatar tarihinin en önemli devrelerini ele almakta, ihtilaflı konuları okuyuculara sunmaktadır. Tatar adının menşei, İdil Bulgarlarının İslamiyet’i kabulü, Çengiz Han’ın sefer ve sonuçları, Rusya üzerindeki Türk-Tatar etkisi, Rus yayılmacılığına karşı Osmanlının sessizliği, Rusya’da kurulan ilk Tatarca matbaa, Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve gelişiminde önemli rol oynayan Tatar aydınları, Tataristan’ın başkenti Kazan’ın Türk dünyasındaki yeri ve önemi, bu konuların başlıcaları. Türkiye’de Tatar tarihi araştırmaları yirminci yüzyılın başında İdil-Urallı bilim adamlarının çalışmalarıyla başladı. İdil-Urallı aydınlar şüphesiz diğer konularda da önemli eserler kaleme aldılar ve bugün de bu eserler güncelliğini korumaktadır. Bununla birlikte yeni dönemde de Türkiye’de Tatarların tarihinin farklı dönemlerine (Altın Orda, hanlıklar, Çarlık Rusya dönemi) dair yapılan çalışmaların sayısı arttı. Elinizdeki kitabın da bu alana katkı sunacağını ve bundan sonraki araştırmalara ışık tutacağını ümit ediyorum. Makaleleri bir araya getirirken özellikle tekrarlardan kaçınmak için yazılar gözden geçirilmiş, bazı ekleme ve çıkartmalar yapılmıştır. Yine tekrar olmaması için bütün makalelerin kaynakçaları birleştirilmiş olup kitabın en sonunda verilmiştir. Buradaki kaynak ve araştırma eserler, aynı zamanda bu bölgeyi çalışmak isteyenler için bir kılavuz niteliğindedir. Son olarak bir aile büyüğüm olarak gördüğüm Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Başkanı Sayın Şerafettin Yılmaz’a, kitabın yayınlanma sürecinde desteğini esirgemeyen Ötüken Neşriyat’ın Genel Yayın Yönetmeni Göktürk Ömer Çakır’a, Editör M. Bilal Erimez’e, her zaman yanımda olan eşim Ayşegül İnginar Kemaloğlu ile oğlum Berkehan’a teşekkürlerimi belirtmek isterim.