Kültür kavramının kullanımı sadece sosyolojide değil, neredeyse tüm sosyal bilimlerdeyaygındır. Bu yaygın kullanımlar, toplumsal bir olgu olarak kültürün yerine getirdiğiya da yerine getirmesi beklendiği işlevlerinin yoğunluğu bir o kadar da derinliği ile ilgilidir.Kavramın yoğunluğu ve derinliği zaman içerisinde kendisine yüklenen anlamlar ile sürekli bir gelişim içerisinde olmuştur. Bu yoğun gelişim, kültürün tanımlanmasını zorlaştırmaktadır. Aynı zamanda kavrama çok farklı zamanlarda veya çok farklı yöntemlerle eklenen anlamlarda kültürü tanımlamaya ve onun üzerinde konuşmaya her zaman olumlu katkılar sunmamaktadır. Belki de kültür kavramı üzerine yüklenen/eklenen/bindirilen anlamlaryüzünden bir türlü tanımlanamıyor. Bununla birlikte de birçok sosyal bilimcinin kültürkavramını tanımlamak için uzun uğraşlar içerisinde bulunduklarını da görüyoruz.Görünen o ki kültür kavramını tanımlama ve yorumlama çabası henüz sonuçlandırılmış bir çaba değildir. Geçmişten günümüze kavram üzerinde ne kadar büyük bir müktesebat oluşturulmuşsa günümüzde de bu müktesebatın üzerine sürekli eklemeler yapılmaktadır. Belki de bilimin, anlamanın ve yorumlamanın doğasıdır bu. Bir sonuca vardığınızısandığınız anda yeni bir başlangıcın da kapısında durmaktasınız.Sosyolojinin kurucu neslinin kültür üzerine yapmış olduğu tartışmalarla günümüz sosyologlarının kültür üzerine yaptığı tartışmalarda da belirgin farklılıklar oluşmaktadır. Bubağlamda Comte, Durkheim, Weber ve Simmel kültürün farklı unsurları üzerine yoğunlaşırlarken günümüz sosyal bilimcileri kitle kültürü, popüler kültür, tüketim kültürü, dijitalkültür gibi olgular üzerinde yoğunlaşmaktadırlar.Bu kitap, Türk düşünce dünyasında iz bırakmış düşünürlerin kültür konusu ana eksenindeolmak üzere toplumsal meselelere yöntemsel yaklaşımlarından oluşmaktadır. Birinci bölümde,Prof. Dr. Serdar Sağlam tarafından kaleme alınan “Mümtaz Turhan’ın Bilim ve Bilim Zihniyeti”adlı çalışma yer almaktadır. Sosyal psikoloji alanında birçok ilke imza atan Mümtaz Turhan’ındoktora tezi, eserleri, tercüme kitapları ve yabancı dilde yayımlanmış makaleleri hakkında genelbir bilgi verildikten sonra kültür değişmelerinden bahsedilmektedir. Mümtaz Turhan denilince ilk akla gelen eser olan “Kültür Değişmeleri”nin kavram, kuram ve yaklaşımları ile Türk toplumsal dönüşümü arasında bağlantılar kurmuştur. Malinowski’nin bir toplumun mevcut düzenini bir medeniyetten başka bir medeniyete geçiş olarak tanımladığı kültür değişmesi kavramınıMümtaz Turhan da aynen almıştır. Turhan, kültür değişmelerini sınıflandırarak serbest ve mecburi kültür değişmeleri sınıflandırmaları yapmıştır. Sağlam’a göre Mümtaz Turhan sadece birpsikolog veya sosyal psikolog olmanın ötesinde gerçek anlamda bir entelektüel ve Türk milliyetçisidir. Bu kapsamda Sağlam’ın yazısı Mümtaz Turhan’ı anlama ve yorumlama için ufukaçıcı değerlendirmeler içermektedir.İkinci bölümde, Dr. Serkan Yorgancılar tarafından kaleme alınan “Ziya Gökalp Düşüncesinde Kültür Sosyolojisi: Kuram ve Söylem” adlı çalışma yer almaktadır. Yorgancılar,çalışmada Ziya Gökalp’i Türk sosyolojisinin kurucu unsuru olarak nitelendirmiştir. Bubağlamda da Türk sosyolojisinin kuruluş döneminde tartışılan ana meselelerde Gökalp’inetkisinin büyük olduğunu belirtmiştir. Gökalp, sosyolojik bakış açısını kurarken Comte veDurkheim arasında bir tercih yapmış ve Durkheim’i tercih etmiştir. Dolayısıyla onun sosyoloji tasavvurunun kaynağı Durkheim’dir. Yorgancılar’a göre onu sadece bir Durkheimtercümanı ya da Durkheim’in izinden hiç ayrılmayan biri olarak nitelendirmek Gökalp’i sonderece dar kalıplara hapsetmektir. Türk toplum yapısı ve Türk tarihi arasında kurduğu gerçekçi bağlantılar Gökalp’i özgünleştirmiştir. Bu bağlamda onun anahtar kavramları arasında yer alan hars, uygarlık, Garplılaşma, Türkleşme ve İslamlaşma gibi söylemleri üzerindenkültür sosyolojisine katkıları tartışılmıştır.Üçüncü bölümde, Dr. Murat Madenüs tarafından kaleme alınan “Kültür ve Suç: SulhiDönmezer’in Düşünce Dünyasından Günümüze Yansıyanlar” adlı çalışma yer almaktadır.Çalışmada Sulhi Dönmezer’in kriminoloji yaklaşımı, suç kavramına yüklediği anlam hakkında önemli bilgiler verilmiştir. Ayrıca kültür ve suç arasında bir ilişki kurularak buradanTürk toplumsal kültüründe suç olgusu tartışılmıştır. Madenüs’a göre Sulhi Dönmezer, Türkiye’nin yetiştirdiği en kıymetli hukukçu kimliğinin yanında Türk toplumundaki suç olgusunu sosyal bilimlerin tartışma alanına sokan ilk kişidir. Suçun içinde var olduğu toplumtarafından inşa edilen sosyokültürel bir fenomen olduğunun altı çizildiği çalışmada, SulhiDönmezer’in ülkemizde kriminolojinin esaslarını bir potada eritebilmiş ve ülkemizde kriminolojinin esaslarını kavramış değerli bir düşünür olduğu belirtilmiştir. Bu yönüyle çalışma özellikle suç sosyoloji, kültür ve suç arasındaki ilişki gibi konularda çalışanlar açısındanönemli bilgiler içermektedir.Dr. Rıfat Aydın tarafından yazılan ve dördüncü bölümü oluşturan çalışma “Türk Düşünce Dünyasında Özgün ve Bir Düşünür Olarak Cemil Meriç” başlığını taşımaktadır.Aydın’a göre Meriç, kaleminin mürekkebinden akan kelimelerin cazibesine karşı koymanın oldukça zor olduğu bir yazardır. Doğu ve Batı arasında bir ikilem kuran Meriç; Batı’yı zihninde, Doğu’yu ise yüreğinde hisseden bir düşünürdür. Aydın’a göre Doğu veBatı arasında bir arayış içerisinde olan Meriç, yolculuğuna ilk önce Hint düşüncesindenbaşlamıştır. Edebiyat eleştirmenliğinden sosyologluğa kadar uzanan farklı disiplinlerekarşı vukufiyeti onu özgün bir düşünür yapmıştır. Çalışmada öncelikle Meriç’in yöntemve yaklaşımı ele alınmıştır. Takip eden bölümde ise Batılılaşma ve Türk modernleşmesihakkındaki düşüncelerine yer verilmiştir. Türk sosyolojisi ile Cemil Meriç’in kavgasına da yer verilen çalışma Aydın’ın Meriç’in insani dramının onun entelektüel dramını dabelirlediği değerlendirmesi ile devam etmiştir.Beşinci bölümde ise Dr. Mehmet Ödemiş’in “Hilmi Ziya Ülken ve İslam DüşüncesiKelam İlmi Özelinde Bir Değerlendirme” çalışması yer almaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde Hilmi Ziya Ülken’in kişiliği, düşünce hayatı, medeniyet tasavvuru ve Ülken’inİslam düşüncesi hakkındaki tespitlerine yer verilmiştir. Ardından İslam düşünce geleneğinde tartışmaların odağında olan kaderiyye, cebriyye, mu’tezile, eş’arilik ve maturudilik hakkında bilgilere yer verilmiştir. Ödemiş, sonuç bölümünde Ülken’in düşüncelerini sistematikve bütüncül bir bağlamda ortaya koyduğunu ifade ettikten sonra onun düşüncelerinde gözlemlenen iniş çıkışların bir fikir çilesinin ürünü olduğunu belirtmektedir. Onun İslam medeniyeti ve düşüncesi hakkında yapmış olduğu değerlendirmelerin tarihsel bağlamı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Ödemiş, Ülken’in akademik kuşkuculuğuna ve düşünce dinamizmine dikkat çekmiştir.Türk düşünce dünyasında kıymetli bir yeri olan Erol Güngör ile ilgili çalışma ise altıncı bölümde yer almakta olup çalışma Mustafa Seydioğlu tarafından kaleme alınmıştır. ErolGüngör’ün Türk düşünce dünyasındaki yeri, kültür sosyoloji bağlamında yapılan tartışmalar düzeyinde ele alınmıştır. Güngör’ün kültür kavramı üzerinden Türk toplumunu anlamaçabası ve millî kültür, kültür değişimi, kültür ve medeniyet ayrımı bağlamında tartışılmıştır.Çalışmalarında özellikle Türk diline verdiği önemin altını hassasiyetle çizen Güngör’ünzihniyet problemi bağlamında dil ile kurduğu ilişkiye de değinilmiştir. Bu bölümde ayrıcaErol Güngör ve Mümtaz Turhan ilişkisi de değerlendirilmiş olup her iki düşünürün orijinalliğinin altı çizilmiştir.Eserin yedinci ve son bölümünde ise Mesut Emre Balcı’nın kaleme aldığı “Zihniyet,Aydınlar ve İktisadi Yaklaşım İtibarıyla Sabri Ülgener” yazısı yer almıştır. Ülgener’iniktisat yaklaşımındaki temel faktörler, zihniyet analizi, Türk aydınına yönelttiği eleştiriler,ahlak ve zihniyet ilişkilerine değinilmiştir. Balcı’ya göre Ülgener, Türkiye’de yürütülmekteolan iktisat temelli tartışmalarda insan faktörünü meta faktörünün önüne koyması ile anlamlı bir fark yaratmıştır. Ona göre arz ve talep döngüsünde toplumsal bir varlık olan insanınkültürel ögeleri de belirleyicidir. Bu bağlamda kültür hem zihniyetin oluşumunda hem detüketim ilişkilerinde belirleyici rol oynamaktadır.