Bilim - Din ilişkisi, her vesile ile zaman zaman gündeme gelen ve dini yorumları yakından ilgilendiren hassas konulardan biridir. Yakından müşahede ettiğimiz üzere, dini ve bilimsel alt yapısı olmayan herkes, konu hakkında fikir yürütmekte ve bu durum sonuç olarak bazı kafa karışıklıklarına zemin hazırlamaktadır. Geçmişte olduğu gibi, bilim ve teknoloji çağı günümüzde, bilim - din konusu gündeme her geldiğinde, ilimden nasibini almış bazı kişiler dahi, konu ile ilgili kayda değer yanlışlar yapmaktadır. Anlaşılacağı üzere, bütün bu yanlışlar, bilimle dinin mahiyeti ve karakteri hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaktan kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak bilim-din adına, eksik bilgiden kaynaklanan bu davranışlar, bazı kişilerin zihinlerini bulandırarak hakikati elde etme yolunda ciddi toplumsal huzursuzluklara ve düşmanlıklara sebep olmaktadır.
Konuyu ele aldıkça görüleceği üzere, her ikisi de karakter, metot ve kaynaklarının farklılığına rağmen, en azından aynı hakikate götürme iddiasındadır. Başka bir ifade ile bütünüyle olmasa bile, sahaları ayrı ve farklı gibi görünse de, etrafımızdaki aynı varlığı değişik metot ve açılardan ele alıp değerlendirmeye çalışan farklı izah tarzlarıdır. Her vesile ile belirttiğimiz gibi, her alanda bilimsel çalışmaların yayınlandığı fakülte dergileri, halktan uzak, herkesin kolaylıkla ulaşamadığı eserlerdir. Bu sebeple emeklilik yıllarımı değerlendirmek maksadıyla eğitim-öğretim yıllarımızda konu ile ilgili kaleme aldığım makale ve tebliğleri gözden geçirerek bir kitap halinde, toplumun istifadesine sunmayı bir vazife olarak telakki ettim.
Bu alandaki çalışmalarımda, özellikle dini alanda doğruya en yakın gördüğüm Ebu Hanife’nin metodunu takip etmeyi, toplumsal uzlaşma açısından uygun buldum. Bu bağlamda elden geldiği kadar önce Kur’an’a, daha sonra Kur’an’a uygun sağlam hadislerle/sünnete ve nihayet çeşitli âlimlerin kanaat ve yorumlarına müracaat ettim. Bu arada çağın gerekleri noktasında şartlara göre, zorunlu olarak bazı tercihlerde bulunmak durumunda kaldım. Zira tecrübe ile sabittir ki, içinde bulunduğumuz şartlar, bazı düşüncelere ilk anda karşı çıkan çoğu kişileri, zamanla belli bir uzlaşma seviyesine getirmektedir.
Bu metotla doçentliğe hazırlık aşamasında ilk defa hazırladığım makaleler arasında, bu kitabın temelini oluşturan “İlim-Din İlişkisi Üzerine” isimli makaleyi kaleme aldım. Bu çalışmada, bir anlamda bilim ve felsefe tarihi süzgeçten geçirerek her yönüyle din ile bilim ilişkisi ele alınmıştır. Tarihi seyri içinde bilim ve din adamlarının konuya yaklaşımı ve bu uğurda çözüm arayışları konunun temelini oluşturmaktadır. Çalışmalarımızda, sık sık ifade ettiğimiz üzere, konunun tabiatı gereği, akıl ve bilim yolunda ayetleri Kur’an bütünlüğü içinde ele almayı en tutarlı hareket tarzı olarak gördük. Daha sonra, konuyla doğrudan ilişkili hazırladığımız diğer bazı makale ve tebliğleri, pekiştirici unsurlar olarak, belli bir sistematik içinde yeniden ele aldık ve böylece çalışmada etraflıca bir bütünlük sağlamaya gayret ettik.
Bu bağlamda söz konusu temel makale dışında, bilim - din ilişkisi ile yakından ilgili olarak sunulan araştırmalarda, sırasıyla, özellikle kelam sahasında önemli bir yer işgal eden “Akıl-Vahiy İlişkisi”, hakikati araştırma ve topluma fayda sağlama yolunda “Filozof-Peygamber İlişkisi”, İslam dünyasında kilit taşı ve yegâne rey ekolü taraftarı olarak tanınan “İmam Azam Ebu Hanife’nin Akılcılığı”, her yönüyle akli mucize olarak kabul edilen “Kur’an-ı Kerim’in İ’cazı Meselesi” ve son olarak “İslam Literatüründe Teslis”in Hıristiyanlıktaki yeri ve akli açıdan mümkün olup olmadığı ile ilgili konular ele alınıp tartışılmış ve böylece ana konu çeşitli boyutları ile zenginleştirilmeye çalışılmıştır.
İşte bu metot ve çerçevede sunmaya çalıştığımız bu temel araştırmada, üç ana başlık altında, önce bilim, felsefe ve dinin ne olduğu ve karakterleri hususu etraflıca ele alınmıştır. Sonra bilim ve metafiziğin konusu, saha ve sınırı, kaynak ve kıymetleri, son olarak da bilim - din çatışması ve bunlar arasında yapılagelen uzlaştırma çabaları üzerinde durulmuş ve değerlendirmeler yapılmıştır. İlk iki makalenin kaynakları bibliyografyada, bunların dışındaki araştırmalarda istifade ettiğim kaynaklar ise metin içinde ilk geçtiği yerde tam olarak verilmiştir. Eserin basımı aşamasında emeği geçen, Fecr Yayınları yetkili ve görevlilerine, özellikle editörümüz Hüseyin Nazlıaydın’a, tashih ve redakteden geçiren Tevfik Aksoy’a ve kapak tasarımını yapan Dilek Özcan’a teşekkürü bir borç bilirim.