Bu eser, ülkemiz akademik çevrelerince yeterince tanınmayan bir düşünce geleneği olan liberteryenizmi, ve onun yakın dönemdeki temsilcilerinden Murray N. Rothbard’ın siyasal felsefesini konu almaktadır. Çalışmada Rothbard’ın sosyal felsefesinin temel önermelerinin ne olduğu, hangi düşünsel kaynaklardan beslendiği, liberal/ liberteryen gelenekte tam olarak nereye oturduğu gibi düşünürün siyaset felsefesine ışık tutacak temel soruların cevapları aranacaktır. Çalışmanın ortaya çıkmasında 90’lı yılların başına kadar ülkemizde, yeterince kabul görmeyen Liberalizmin, LDT etrafında bir araya gelen akademisyenlerin özverili çalışmaları sayesinde yakın dönemde, ulaştığı noktanın önemli bir payı var. Liberal teorinin klasikleşmiş eserleri başta olmak üzere liberalizmle ilgili çağdaş yaklaşım ve tartışmalarla ilgili yayınların sayısındaki artış Rothbardın sosyal teorisini çalışmak için gerekli kuramsal alt yapıyı sağla1314 ◆ Ahmet Taner - Murray Rothbard dığı gibi Türk okuyucusuna liberal teorideki çağdaş tartışmaları izleyecek bir donanım da kazandırmıştır. Her ne kadar, tez çalışmasına başlandığı dönemde Avusturya İktisat Okulu’nun veya Mises ve Rothbard’ın baş yapıtları henüz dilimize aktarılmamış olsa da, Nozick ve Ayn Rand gibi, Rothbard’ın da radikal liberteryen yaklaşımıyla isminden fazlasıyla söz ettirmeye başlaması, kendisine yönelik akademik ilginin artmasında belirleyici olmuştur. Rothbard’ın liberal gelenek içinde giderek artan bu popularitesinde, mensubu olduğu liberteryen düşüncenin liberalizme yönelik genel eleştirel çizgisi etkili olmakla beraber, düşünürün geliştirdiği paradigmanın etkisinin göz ardı edilmemesi gerekir. Liberteryenizmin, liberal teorinin geleneksel kurum ve ilkelerine yönelik eleştirileriyle, bu teoriyi radikalleştiren, yer yer de marjinalleştiren tutumu Rothbard’ın eserlerinde oldukça belirgin şekilde kendini gösterir. �te yandan düşünürün Aristo’dan J.Locke’a, Lysander Spooner ve Benjamin Tucker’dan Mises’e kadar farklı düşünsel kaynaklardan beslenen sosyal felsefesi ve prensiplerinden taviz vermeyen kişiliği bu radikal tavrı daha da keskinleştirmektedir. Rothbard’ın Adam Smith, Hayek, Berlin, Milton Friedman gibi liberallerin sosyal teorilerini “illiberal” yaklaşımlar olarak görmesi de bunun bir sonucudur. Çalışma boyunca düşünürün sosyal felsefesine yön veren bu özelliğin izini süreceğimiz söylenebilir. Doktora tezi olarak hazırlanan kitabın bu haliyle ortaya çıkmasında çalışmanın her aşamasında bana yol gösterici ve yardımcı olan değerli hocam Prof.Dr. Atilla YAYLA’nın katkılarına değinmeden geçmek haksızlık olur. Kendisine şükran borçluyum. Asıl teşekkür etmem gerekenler ise, kendilerinden çaldığım zamanı anlayışla karşılayan değerli eşim ve oğlumdur. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır.