Tarih boyunca her medeniyet kendi hukuk sistemini oluşturmuş ve bu doğrultuda belirli kurallar ihdas etmiştir. Osmanlı Devleti de adalet temeline dayanmak suretiyle kendi adli teşkilatını tesis etmiştir. Mevzubahis teşkilat, bilhassa İslâm hukuku temeline dayanmakla birlikte dönemin ihtiyaçları doğrultusunda örften de geniş ölçüde faydalanmıştır. Bu bakımdan, Osmanlı’nın idarî teşkilatlanması kadar adlî müesseselerinin de kendine mahsus bir yapıya sahip olduğu dikkat çekmektedir. Tabii olarak devletin sınırlarının genişlemesiyle birlikte hem hukukî düzenlemeler hem de oluşturulan müesseseler bakımından zamanla değişiklikler meydana gelmiştir. Devletin genişleme süreci, sürekli şekilde yeni hukukî problemlerle karşılaşılması neticesini doğurmuş, bunlara yönelik çözüm bulma ihtiyaçları hâsıl olmuştur. Bu şekilde, Osmanlı hukuk yapısının dinamik bir çerçeveye sahip olduğu dikkat çekmektedir. Ancak burada devletin temel, sabit kaideden ayrılmadığının altını çizmek gerekir. Devlet, sağlam ve kalıcı bir hukuk sistemi meydana getirme açısından en büyük gücünü bu sabiteden ayrılmamasına borçludur. Osmanlı hukuk sistemi açısından en önemli değişiklik hiç şüphesiz modernleşme dönemiyle birlikte gerçekleşmiştir. Daha önce kendi adlî, idarî ve siyasî teşkilatlarını kendine mahsus şekilde oluşturan devlet, 18. yüzyıldan itibaren Batı etkisi altına girmiştir. Bu dönemin en bariz özelliği, bir taraftan Batı’ya ait birtakım düzenlemelerin sisteme entegre edilmesi diğer taraftan ise geçmişten intikal eden kurallarda bazı değişiklikler yapılma ihtiyacı hissedilmesidir. Geçmişte Osmanlı ve Batı hukuk sistemleri arasındaki mesafenin modernleşme ile birlikte giderek azaltılmaya çalışıldığı dikkat çekmektedir. Dolayısıyla devletin hukuk sisteminde görülen bu değişikliğin aslında dönemde yaşanan siyasal hadiseleri anlamak ve anlamlandırmak açısından gayet elverişli bir çerçeve sunduğunu söylemek mümkündür. Bu kitabımızda, daha önce farklı yerlerde yayımlanmış çalışmalarımızdan bir kısmını bir araya getirdik. Kitabın şekillenmesinde belirli bir tematik bütünlük sağlanmasına gayret ettik. Bu bakımdan, kitapta yer alan çalışmalarda ileri sürdüğümüz tezler ve fikirler esas itibariyle hâlen güncelliğini muhafaza etmektedir. Geçmişte muhtelif yerlerde yayımlanan eserlerimizin toplu halde bir araya getirilmesi yönünde meslektaş ve öğrencilerimden gelen talebe cevap verebilmek amacıyla bu kitabı hazırladık. Okuyucuya faydalı olması ve ele aldığımız konulara ilişkin yeni araştırmaları teşvik etmesi en büyük temennimizdir. Elinizdeki çalışmanın ortaya çıkmasında çok kişinin emeği olduğu muhakkaktır. Uzun yılların birikimi olarak ortaya çıkan çalışmanın vücut bulmasında katkısı olan meslektaşlarıma, mesai arkadaşlarıma ve öğrencilerime müteşekkirim. Bu bakımdan, Serhat Buhari Baytekin’in şahsında kitabın hazırlanmasında emek sarf eden Kadim Yayınları’nın tüm çalışanlarına teşekkür ederim.Ancak en büyük teşekkürümün kendilerinden aldığım vakti ilmî çalışmalarıma vakfettiğim aile fertlerime olduğu aşikârdır.