Modern yönetim düşüncesinin önemli bir yanını oluşturan idari reform, kamu yönetimi disiplininin en temel meselelerinden birini teşkil eder. Yönetimi karşılıklı bir ilişki ve açık bir sistem olarak kabul ettiğimizde temel nesnesinin toplumsal yapı olması nedeniyle bu yapıda oluşan değişimlerden etkilenmekte ve onu etkileyebilmektedir.
Yönetim mekanizmasında, toplumsal ve çevresel faktörlerde meydana gelen farklılaşmanın etkisiyle oluşan gereksinimin sonucunda gerçekleştirilen her türlü değişim olarak tanımlayabileceğimiz idari reform, diğer bir deyişle idarenin kendi içinde ya da dışında oluşan değişimlere verdiği bir yanıt ve kendini uyumlama durumudur. Değişimin sürekliliği idari reformu da sürekli hâle gelen bir olgu yapar. Özellikle modern dönemde çevresel faktörlerden etkilenen ülkeler açısından kamu yönetimi alanında yaşanan değişimler bu durumun en açık göstergeleridir. Türkiye’de de idari reformlar iki yüz yılı aşkın bir süredir devam etmekte, bitmeyen bir sorun ve süreç olarak görülmektedir. 18. yüzyıla kadar geri götürebileceğimiz bu serüvende ağırlıklı olarak modernleşme ve Batılılaşmanın değişimde rol oynayan temel etkenler oldukları literatürde hâkim bir görüş olarak karşımıza çıkar.