Bu çalışma, Türk tasavvufunun entelektüel hayattaki yansımalarını 1867-1950 yılları arasında yaşamış mütefekkir bir mutasavvıf olan Kenan Rifâî (Büyükaksoy) özelinde değerlendirmektedir. Çalışma, Kenan Rifâî'nin tasavvuf geleneği ile olan irtibatını, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet Devri'nin kaotik dönemlerinde sürdürdüğü bürokratik görevleri ile eş zamanlı olarak yürüttüğü “irşat edici” pozisyonunu, bu konumun modernist söylemdeki yansımalarını ve bu özgün şahitliğin entelektüel tasavvuf kavramı kapsamındaki analizini içermektedir.
Çalışmanın ana varsayımı, mistik bir yaşayış ve deruni bir tecrübe alanına sahip olan metafizik tasavvuf disiplininin (maddi ve manevi planda) tefekkür dünyasını zenginleştirerek düşünce ortamına entelektüel birikim sağladığı fikrinden hareket etmektedir. Bu bağlamda, entelektüel sahada varlık göstermiş olan tasavvuf mensubu kişiliklerin düşünsel faaliyetleri ve kurucu isimlerinin özgün epistemolojik yaklaşımları, öğretinin geniş spektruma sahip literatürünü gündeme getirmektedir.
Sosyologlarca "wolk İslam/yüksek İslam" olarak sınıflandırılan kavramların niteliğinin coğrafyamızda hayatiyet bulan “entelektüel tasavvuf” olgusuyla farklı bir formasyona evrildiği tezine sahip olan bu çalışmada, kent dışı yerleşimlere ait kabul edilen mistik yaşantının metafizik tasavvuf paradigmasının etkisiyle halk İslam’ı kavramsallaşmasından soyutlanarak şehir/doğa bütünlüğünü ifade eden sıra dışı form niteliğine sahip olduğu savı tartışmaya açılmıştır. Buradaki doğa sözcüğüyle, tabiat ve onun işleyişine olan ontolojik saygı tavrının yanı sıra öğretinin temel pedagojik hedeflerinden biri olan insan doğası niteliklerinin yüksek farkındalığı kastedilmektedir.
Postmodern çağın giderek postseküler bir yapıya dönüşeceği ve bu reaksiyonla dinî kurumlarda önemli form değişikliklerinin yaşanacağı iddia edilen XX. yüzyıl kuramcılarının öngörüleri tartışılmaya devam ederken, içinde var olduğumuz konjonktürde mistik geleneklerin kazanacağı formun niteliği, teolog ve sosyologlar tarafından temel analiz konularından biri olarak gündeme getirilmektedir. Bu bağlamda, sosyolojinin toplumsal yaşamda beliren tüm olgusal etkileşimleri inceleme vasfına ilişkin olarak tasavvuf disiplininin toplumsal ve kültürel kodları düzenleme fonksiyonu dikkat çekmektedir. Tarihî süreçte sosyolojik bir gerçeklik olarak kabile kültürlerinde önemli işlevlere sahip olan “veli kültü” etrafında var olan mistik hareketler, Weber’in “büyü bozumu” ifadesinde kendini bulan geniş kitleleri etkilemiş, modernitenin anlam krizine yanıt arayan entelektüel kesimleri de tesiri altına almış görünmektedir.
Bir İslam mistisizmi olan tasavvuf doktrinini modern çağ insanının bilim ve düşünce dünyasına olan katkı potansiyelinin analize değer olduğu yargısıyla yola çıkan çalışmamızda, Türk tasavvufunun entelektüel tavrı çerçevesinde XX. yüzyıl mutasavvıflarından Kenan Rifâî’nin felsefi tasavvuf anlayışı odağa alınmıştır. Bu doğrultuda, mütefekkirin Türk tasavvuf tarihinde yapmış olduğu düşünsel açılımlar ele alınarak, tasavvuf yaşantısının modernite karşısındaki pozisyonu ve zihnî anlam şemaları, bu altyapı perspektifinde değerlendirilmiştir.